Dünya tarihi, doğanın gücünün insana verdiği derslerle doludur. Depremler, çığlar ve seller yüzyıllardır toplumları sarsar , yapabileceklerini gösterir ve sonunda öğretir. Ancak insanların kendi eliyle sebep olduğu felaketlerden hiçbir şey öğrenememesi çok acıdır. Görünen o ki, insanoğlu bırakın ders çıkarmayı, milyonlarca yıldır henüz insanlığı bile öğrenebilmiş değil. Doğal felaketlerden daha büyük bir yıkımı, kendi elleriyle yaratıyor: Savaşlar, katliamlar ve toplu kıyımlarla...

Yalnızca son 30 yıldır yaşanan savaşlara bakın…

İkinci Kongo Savaşı (1998-2003): 3 milyon kişinin ölümüne neden oldu.

Irak Savaşı (2003-2011): Yüz binlerce sivil ve askerî personelin ölümüne neden oldu.

Afganistan Savaşı (2001-2021): On binlerce sivil ve askerî personel hayatını kaybetti.

Darfur Savaşı (2003-devam ediyor): Yaklaşık 300.000 kişinin ölümüne ve 3 milyon kişinin mülteci olmasına sebep oldu.

Yemen İç Savaşı (2014-devam ediyor): On binlerce kişinin ölümüne yol açtı.

Rusya-Ukrayna Savaşı (2022- devam ediyor): Binlerce kişi hayatını kaybetti ve milyonlarca insan yerinden edildi.

Suriye İç Savaşı (2011- devam ediyor): Yüz binlerce insanın hayatını kaybetmesine, milyonlarca kişinin yaralanmasına ve mülteci durumuna düşmesine yol açtı. Savaş bitti gibi görünse de alevilere yönelik kıyım devam ediyor.

Peki insanlarım, 

Gazze’de ve Suriye’de yıllardır süren savaşlar, sadece birer siyasi çatışma mı? Hayır. Savaş, her zaman güç odaklarının çıkarlarını korumak için zayıfları ezdiği bir kıyımdır. Kimi zaman dini, kimi zaman etnik farklılıklar bahane edilerek önce bir toplumun itibarsızlaştırıldığı, sonra diğer toplumların onlara duyarsızlaştırıldığı ve can alarak beslenen bir grubunmasum insanların üzerine salındığı bir süreçtir. Hiç ders alınmayan ve  yüzyıllardır süren bir döngüdür savaş. Ölenler hep aynı: Çocuklar, analar, babalar, masum siviller... Katliamı yapanlar hep aynı, ve katliamı yaptıranlar da hep aynı. Suriye’de yaşananlar da bundan farklı değil. Tarafların kim olduğundan bağımsız, asıl mesele bu zulmün ne zaman duracağıdır.

Suriye’de savaş bitti diyorlar ya, peki ya Suriye’de zulüm bitti mi? Hayır! Şimdi, bu savaşın yeni bir boyutuna şahit oluyoruz. Alevilere yönelik saldırılar, bir halkın yok edilmesine yönelik kanlı bir senaryonun parçası olarak yine önümüze kondu. Tarih, bu kıyımları defalarca gördü; bizler gördük, ama insanlık hiç ders almadı. İnsanlık, bu sonsuz döngüyü izlemekle yetindi. 

Artık değişsin n’olur! Vicdan sahibi herkes, hangi mezhepten olursa olsun, savaşların ve mezhep çatışmalarının karşısında dursun, barışı ve insan onurunu savunsun. Gazze’ye ses çıkarıp, şu an Suriye’de yaşanan katliamı görmezden gelmesin. Bu katliam, sadece alevilerin değil, bu coğrafyanın da değil, tüm insanlığın yarasıdır. Adalet, herkes için sağlanmadıkça, tüm insanlar ayrım yapmadan diğerinin hakkını savunmadıkça bu acılar bitmeyecek. 

O yüzden, daha fazla insan ölmeden, daha fazla çocuk yetim kalmadan, bizlerin, siyasi partilerin, devletlerin ve dünyanın bu trajediye dur demesi gerekiyor. Yoksa tarih, yine aynı sonu utana utana tekrar yazacak!