Hepinize içten bir merhaba,

Affınıza sığınarak beni sizlerle buluşturan bu ilk yazımı kendime ve benimle aynı duyguları paylaşan herkese ithaf edeceğim. Kendimi sizlere tanıtmak ve içimdeki büyük özlemi sizinle paylaşmak için... 

Benim gibi burada doğmamış, fakat kökleri bu kadim coğrafyaya dayanan insanlar için “Dersimli olmak” demek kimlik, aidiyet ve bir yandan da özlem yüklü bir yürek demektir. Bu durum, kültür, inanç, gelenek ve tarihsel bir hafıza ile yoğrulmuş bir ruh halidir hepimiz için. 

Dersimli olmak, çocukluğunuzu Munzur Vadisi’nde geçirmemiş, Munzur’un soğuk sularında yüzmemiş, kutsal ziyaretlere gitmemiş olsanız bile, ailenizin anlattığı hikayelerle bu toprakların ruhunu iliklerinize kadar hissetmenizdir. Bir yandan nenenizin anlattığı masallarla bu coğrafyayı çocukluğunuza sıkı sıkıya bağlamak, diğer yandan “ya hızır” diyerek başlayan ortak dualarda buluşmaktır.

Dersimli olmak, nerede doğarsanız doğun, bu topraklara olan aidiyet duygusunun, içinizde yeşeren güçlü bir bağ olarak durmasıdır. Hele benim gibi sonradan Dersim’e geri döndüyseniz ve ana-babanızdan uzaktaysanız, karşınıza çıkan her yaşlı teyzede annenizin kokusunu almanız, her bıyıklı amcada babanızın gülümseyişini bulmanızdır aslında. Çünkü Dersim, bir coğrafya adından öte, içinde taşıdığınız kültürdür. Bu yüzden, Dersim’in dağları ve Munzur’un suları, kendini Dersimli hisseden herkesin içinde anarşist bir ruh gibi yaşar. 

Dersimli olmak, coğrafyası ve bu direnişçi ruhu ile gurur duymaktır. Köylerinden göç ettirilen ailelerin özlemini içinde hissetmek, boş kalan evlere bakıp o ortak kederi yüreğinde yaşamaktır. Her Dersimli ailenin geçmişinde bir gölge gibi duran Dersim Olayları, bu şehrin dışında doğup büyümüş olsanız bile, siz büyürken içinizde büyüyen tarihsel bir travmadır. Böylece Dersim kimliği, yalnızca coğrafi bir bağlılık değil, aynı zamanda geçmişin ağır yükü ile harmanlanmış bir direnç haline gelir. Bu direnç, nesilden nesile aktarılan adeta genetik bir mirastır.

Dersimli olmak, ait oldukları topraklardan uzakta yaşayanlariçin değerlidir. Sohbetlerde Dersim ezgileri söylemek, cem evlerinde semaha kalkmak bu kültürle bağlarını koparmamak için gösterilen çabadır... Şehir hayatının hızlı akışında, bu kültürü yaşatma çabası, aynı zamanda bir kültürel direniş haline gelir üzerinizde.

Dersim’li olmak demek, aynı zamanda bir kimlik mücadelesidir. Geçmişini unutmadan, kültürünü geleceğe taşımak; bu topraklarda doğmasan da tek başına geri dönüp dışarda yaşadığından daha fazlasını memleketine hizmet ederek geçirmek, ışgınını toplamak, guliğini yemek, vadisinde kendini bulmak, Munzur’un sesinde sakinlemek, güzel şehrinin derdiyle dertlenmek, ama kendini şanslı hissetmek, bir de ömrünü adamak demektir. 

Velhasıl sevgili okurlar,

Bu duygularla artık bu köşede her hafta sizlerleyim, hoş geldim, hoş buldum.

Bu yolculukta sizlerle birlikte olmanın heyecanını yaşıyor, bu vesile ile Dersim'in ruhunu birlikte yaşatmayı diliyorum. Bundan sonra her hafta köşe yazımda, Dersim'in derinliklerinde saklı kalan değerlerini, günlük yaşamın nabzını ve toplumsal dinamiklerini birlikte keşfedeceğiz. Hadi bakalım…