Ev almak, çoğumuz için yalnızca bir maddi yatırım değil. O dört duvar arasına umutlarımızı, sevdiklerimizle geçireceğimiz uzun bir yaşamı sığdırmayı planlarız. Ancak, deprem sonrası hafızamızda kalan görüntülerin yarattığı korkular, bu kararı daha da anlamlı ve önemli kılar.

Sizi çok iyi anlıyorum sevgili okurlar; tüm birikiminizle aldığınız tek bir eviniz var ve o ev maalesef müstakil bir ev değil. Endişelisiniz, çünkü yalnızca bahçeli ve tek katlı evlerin deprem karşısında güvenli olduğuna inanıyorsunuz. Ancak size gönül rahatlığıyla şunu söyleyebilirim: Güvende olmanız için bahçeli bir evde oturmanız gerekmiyor.

Elbette toprak seviyesinde ve doğayla iç içe bir yaşam herkes gibi benim de hayalim. Ah, keşke mümkün olsa! Ancak, güvenli bir yaşam için bu tek yol değildir. Hatta bazen yüksek gökdelenlerin, doğru inşa edildikleri takdirde, müstakil bir evden daha güvenli olabileceğini de bilmelisiniz.

Şimdi sizlere, Türkiye gibi deprem kuşağında yer alan bir ülkede, depreme dayanıklı bir evi nasıl seçebileceğinizi anlatacağım. Hepsini bu hafta konuşamayacağız ama merak etmeyin hepsini zamanla ele alacağız.

Öncelikle Bina Dayanıklılığını Etkileyen Faktörler neler ve dayanıma etkisi ne kadar?

  1. Beton dayanımı (%40-60 etkili)
  2. Çelik donatı miktarı ve düzeni (%20-30 etkili)
  3. Yapının tasarımı ve mühendislik hesaplamaları (%15-25 etkili)
  4. Zemin özellikleri ve temel sistemi (%20-30 etkili)
  5. İnşaat uygulama kalitesi (%10-20 etkili)

* Bunlar benim mesleki tecrübemle sizlere sunduğum yaklaşık oranlar tabi ki. 

Sorular, sorular… Hadi o zaman bu hafta şunu soralım. Bu yapı ne zaman inşa edildi?  Bu beton ne zaman ve nasıl yapıldı?

1999 Öncesi ve Sonrası: Kritik Dönüm Noktası: Depreme dayanıklı bir evin en önemli göstergelerinden biri, yapının inşa edildiği tarihtir. Türkiye'de 1999 Marmara Depremi sonrası inşaat yönetmeliklerinde yapılan köklü değişiklikler, yapı güvenliği açısından büyük bir dönüm noktası olmuştur. Bu nedenle, 2000 yılından önce inşa edilmiş bir binanın, güncel deprem yönetmeliklerine uygun olmadığını unutmamak gerekir.

Şimdi küçük bir teknik bilgi vereyim. Deprem yönetmeliğine göre yapılarda kullanılabilecek en düşük beton sınıfı C25’tir. Kaliteli bir beton, kolon ve kirişlerin deprem yükleri ve dikey yükler altında daha iyi performans göstermesini sağlar. Örneğin, beton sınıfı C25 yerine C16 kullanıldığında, taşıma kapasitesi önemli ölçüde azalır. Ayrıca düşük dayanımlı beton, yapının "gevrek" davranış sergilemesine neden olur. Bu, yapının küçük yükler altında ani ve tamamen çökme riski taşıdığı anlamına gelir. Yani kısaca kaliteli betonu yapmak işin yarısını oluşturur.

Hazır beton teknolojisi, betonarme yapılarda depreme karşı en büyük silahlarımızdan biri ve bunun 2000 yılı sonrası zorunlu hale getirildiğini söyledik. Tunceli'de hazır beton firmasının mevcudiyeti bizim için büyük bir avantaj. Ayrıca şehrimizin küçük olması nedeniyle betonun bekletilmeden dökülmesi, teknik açıdan da çok olumlu bir parametre. Ancak, betonun şantiyede dökülürken içeriğinde herhangi bir değişiklik yapılmaması hayati öneme sahiptir. Özellikle su içeriği, beton dayanımını %50'ye kadar zayıflatabilir. Burada yapılan en büyük ahlaksızlık da betona su katılmasıdır zaten.  Ben ilimizde böyle bir hataya düşüldüğünü hiç duymadım, zaten bu küçücük şehirde teknik olarak buna gerek de yok, ancak diğer illerde şantiyede beton dökümü sırasında betona su katılmasına izin vermediği için şiddet gören kadın şantiye şefi öğrencilerimin olduğunu, onların utanmasını umarak, buradan söylemek zorundayım.

Beton ve Hava Koşulları:  Beton kalitesini etkileyen diğer bir faktör de inşaatın başlama ve bitiş zamanıdır. Örneğin, bir müteahhit inşaata başlayıp bir yıl sonra devam ederse, betonun kalitesi ciddi şekilde düşebilir. Özellikle betonun 5°C'nin altında, soğuk hava koşullarında soğuğa maruz kalması çatlamalara neden olur ve dayanımını düşürür. Bu nedenle, inşaatın tercihen bahar aylarında başlaması ve aynı yıl içinde bitirilmesi gerekir. Bunu da sorgulamayı unutmayalım sevgili dostlarım.

Eski Yapılar ve Beton Dayanımı: : Bu noktada Tunceli ölçeğinde Atatürk mahallesi büyük ölçüde 2000 sonrası inşa edilen yapılardan oluşmuş, Çarşı merkez dediğimiz bölgede ise daha eski yapı grupları var. Şimdi betonla ilgili ne yapacağımızı biliyoruz değil mi sevgili dostlar?

Yeni yapıların yapım aşamalarını, eski yapıların beton kalitesini sorgulayacağız öncelikle. Ve bu eski yapılara karot ile numune örnekleri aldırarak beton dayanım testleri yaptıracağız. Eski derken 2000 öncesi yapılardan bahsettiğimi artık biliyorsunuz.

Yapı C25 sınıfı beton ile inşa edildi ama yalıtım yapılmadan, hatta sıva bile yapılmadan dış hava koşullarına maruz bırakıldı. Yine zarar görecek ve dayanımı olması gereken değerlerin altına inecektir.

Hatta herşeyi olması gerektiği gibi yapsanız bile betonun yaşam ömrünün bilimsel olarak 60 yıl olduğunu size söyleyebilirim.

Ne yazık ki, Çarşı Merkez'de beton sınıfı C10’un altında olan yapılar olduğunu biliyorum. Bu noktada, okullarda ve lojmanlarda başlatılan dönüşüm projelerini olumlu buluyor ve bu çalışmaların kent genelinde bir seferberliğe dönüştürülmesi gerektiğini düşünüyorum.

 Son Söz

Sevgili hemşehrilerim, yukarıdaki Twitter ve e-posta adreslerimden bana ulaşarak sorularınızı iletebilirsiniz. Memnuniyetle cevaplayacağımı bilmenizi isterim. Haftaya kadar sağlıklı ve güvende kalın!