Merhaba sevgili hemşehrilerim, 

Bu hafta Şehir Planlama ölçeğinde güzel şehrimizin depremselliğini, daha doğrusu afetselliğini konuşacağız. Bu defa yalnız değilim, konunun uzmanına danışmak için bir konuğumla birlikte karşınızdayım…

Soru: Evet hoşgeldiniz Şeniz Hanım…Öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız?

- Sezin Hanım: Ben Sezin Güngör. 1988 yılında Bartın ilinde doğdum. İlköğretim eğitimimi Amasra ve Ankara’da, lise eğitimimi ise Kütahya’da tamamladım. Şehir ve Bölge Planlama lisans eğitimime Yıldız Teknik Üniversitesinde başladım, babamın rahatsızlığı nedeniyle yarıda bıraktığım lisans eğitimimi Dokuz Eylül Üniversitesinde tamamladım. Akabinde aynı üniversitede tezli yüksek lisansımı yaptım ve Anadolu Üniversitesinde Sosyoloji lisans eğitimi aldım. Kalkınma ajansları ile yürütülen süreli projeler, bazı dernekler ile gönüllü çalışmaların yanı sıra özel sektörde şehir plancısı olarak çalıştıktan sonra, 3 sene kendime ait serbest şehircilik bürosu işlettim. Bir senedir Tunceli Belediyesi İmar Müdürlüğü bünyesinde şehir plancısı olarak görev yapmaktayım. 

Soru: Mesleki olarak oldukça donanımlı ve tecrübeli olduğunuzu görüyorum. Aslında bu küçük şehrin belediyesi için büyük bir şanssınız siz. Bunu neden söylüyorum, geçmiş dönemlerde tüm şehircilik kuralları göz ardı edilerek yapılan imar planlarının neticeleri önümüzde duruyor… Örneklerini bu şehrin insanları iyi bilir, zira üzerinden çok da uzun zaman geçmedi. Söz gelimi Atatürk mahallesi, daha yeni yeni yapılaşmaya başlamıştı. Aslında büyük bir fırsat olarak önümüzde duran bu yeni yerleşim yeri, maalesef gözümüzün önünde, yetersiz ve vizyonsuz bir anlayışla, imarlı gecekondulaşma dediğimiz duruma maruz kaldı. Yanında mağdur edilen pek çok arsa sahibi de cabası oldu. Halbuki şu anda burası şehrin en kalabalık nüfusa sahip mahallesi ve afet dirençli bir mahalle olarak inşa edilebilirdi. Sanırım bu büyük fırsatı yanlış belediyecilik anlayışının yanı sıra, mühendislik, şehir planlama, mimarlık gibi teknik bilgilerden yoksun belediye başkanı seçme eğilimimiz yüzünden kaybettik. Sırada Aktuluk mahallesi var ve henüz imarlandırılmamışbaşka alanlar... Bunlar için hala umut var. Ancak merkez belediye dışında bir de ilçe belediyelerimiz var ki, oralardadurum daha da içler acısı. Bir ya da birkaç memur ile tüm birimlerin idare edilmeye çalışıldığı bir ortamda belediyecilik yapılmaya çalışılıyor maalesef. Aslında o kadar çok sorunumuz var ki, sadece bu konuyu bile konuşmaya kalktığımızda haftalarca konuşabiliriz. Neyse biz konumuza dönersek, öncelikle şunu sorarak başlamak istiyorum, İlimizin dağlık coğrafi yapısı şehrimizi planlama anlamında dezavantajlı kılıyor mu?

- Sezin Hanım: Dağlık eğimli coğrafya kent yerleşimi için zorlayıcı bir faktör elbette. Üst ölçekte sorunsuz işleyen bir ulaşım ve altyapı planlaması gerektiriyor. Alt ölçekte ise vaziyet planlarının ve kotlandırma, teraslama çalışmalarının yapılabileceği kentsel tasarım ölçeklerinin çalışılmasını zorunlu hale getiriyor. Eğimli coğrafyanın kentleşme açısından ek çalışmalar gerektirse de bir sorun teşkil ettiğini düşünmüyorum. Ancak ilimizde eğimli coğrafya özellikle küçük ve parçalı mülkiyet yapısına sahip yapılaşmış alanlarda müdahale edilmesi zor bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Henüz yapılaşmamış ve yapılaşması yeni başlayan yüksek eğimli bölgelerin bahsettiğim alt ölçek çalışmalarla sorunsuz yapılaşabileceğine inanıyorum. 

Soru: Evet depremi biliyoruz ve konuşuyoruz ancak Tunceli’de deprem dışında hangi afetler için önlem alınması gerekiyor?

- Sezin Hanım: Tunceli ilinde, deprem haricinde toprak kayması, heyelan, çığ düşmesi ve taşkın gibi afet riskleri bulunuyor. Özellikle merkez mahallelerinden, Alibaba, Yeni Mahalle ve Esentepe Mahallelerinde heyelan riskli alanlar bulunmakta, olası bir deprem felaketi bu alanlardaki heyelan riskini arttıracaktır. 

Soru: Öncelikle mevcut durumdan haberdar olmak adına soruyorum. Bir şehir plancısı olarak değerlendirdiğinizde Tunceli’de şimdiye kadar şehir planlama alanında neler yapıldı?

- Sezin Hanım: Tunceli'de şimdiye kadar planlama açısından özellikle iller Bankası tarafından hazırlanan planlar ve akabinde gerçekleştirilen revizyon imar planları yapıldı ancak sadece imar planlarının yapılmış olmasının Tunceli’nin sağlıklı yapılaşması için yeterli olduğunu düşünmüyorum. Bir kentin yapılaşması multidisipliner bir çalışmadır. Şehir plancıları tarafından planlar hazırlansa da plan sonrası yapılaşmış çevreye kadar birçok meslek disiplini kentsel yapılaşma içinde bulunur. Koordineli ve paylaşımlı bir çalışma ile sorunlar minimize edilebilir. 

Soru: Peki neler yapılmadı ya da neler yapılmalı?

- Sezin Hanım: Özellikle eğimli alanlarda küçük ölçekli çalışmalar yapılmalı, dönüşümü zorunlu hale gelmiş eski yapı stoğunun çok olduğu alanlarda yeni ruhsatlandırma yapılmadan kentsel dönüşüm alanları belirlenmeli, henüz parselasyon çalışması yapılmamış alanlarımız var, bir an önce bu çalışmaların tamamlanması gerekir. Ama en önemlisi tüm birimlerin ulaşabileceği bir veri havuzu oluşturabilmek gerekiyor. Coğrafi Bilgi Sistemleri temelinde kentsel altyapı, ulaşım, arsa ve arazi verileri vb. planlamayı etkileyecek tüm verilere tüm birimlerin ulaşabiliyor olması daha sağlıklı bir planlamayı da beraberinde getirecektir. 

Soru: Özellikle deprem ya da herhangi bir afet sonrasında, Tunceli de bizi neler bekliyor, örneğin toplanma alanları ve alternatif ulaşım güzergahları belirli mi, yapılaşma yoğunluğu, altyapının dayanıklılığı ve yeterliliği vbkonularda sizce ne durumdayız?

- Sezin Hanım: Tunceli’de olası afet sonrası mahalle ölçeğinde afet toplanma alanları belirlendi. Yapı stoğuna ilişkin envanter çalışması da hazırlandı. Ancak olası deprem anında Tunceli’de altyapının büyük sorun teşkil edeceğini düşünüyorum. Deprem deneyimi atlatmış tüm kentlerde içme kullanma suları ile kanalizasyon sularının karışması, deprem sonrası oluşabilecek yangın felaketinde su temini sağlanamaması gibi problemler ortaya çıkar. Bu noktada, ilk etapta tüm altyapı verilerinin ve yapı stoğu verilerinin sayısallaştırılması ve daha önce bahsettiğim CBS ortamında birleştirilmesi gerekiyor.

Ulaşım açısından kısıtlı bir coğrafyadayız. Ovacık ve Pülümür vadilerinin olası afet durumunda kullanılabileceğini sanmıyorum. Tek ulaşım Elazığ aksı ve bu ulaşım bağlantısından merkez ilçenin 5 mahallesi olan çarşı ve çevresindeki yerleşimlere Mameki Köprüsü ile ulaşılabiliniyor. Bu köprünün dayanıklılığı üzerine herhangi bir çalışma yapılmadı. Bu, çok büyük bir belirsizlik. Bu bölge aynı zamanda olası afet halinde tali yollar belirlemenin de zor olduğu bir yerleşim alanı. Tunceli ilinin tamamı için çevre iller ile bağlantılı olarak afete dirençli stratejik ulaşım planı hazırlanması, üst ölçek planlar hazırlandıktan sonra ilçelerin bu stratejik planda belirlenen misyonlar doğrultusunda ulaşım ana planlarını hazırlaması gerekiyor. 

Soru: O zaman kısaca özetlersek, deprem riskine karşı şehirde kısa, orta ve uzun vadede hangi stratejiler uygulanmalı?

- Sezin Hanım: Kısa vadede envanter çalışmalarının sayısallaştırılması, risk teşkil eden yapılara müdahale edilmesi gerekiyor. Orta vadede afete dirençli ulaşım planlaması yapılmalı ve risk teşkil eden alanlarda kentsel dönüşüm çalışmalarına başlanmalı. Uzun vadede ise dirençli ve akıllı kent modelinin kente entegre edilmesi gerekiyor. Her ne kadar en çok üzerinde durduğumuz afet deprem olsa da bir kentin tüm olası doğal afet veya küçük ölçekli felaketlere karşı dirençli bir yapıda olabilmesi gerekiyor. 

Soru: Peki sizce şehrimizde acil olarak kentsel dönüşüm kapsamında yapılması gerekenler neler?

- Sezin Hanım: İnşai ömrünü tamamlamış yapıların bulunduğu alanlar, olası afetlerden etkilenebilecek alanlar, kentsel gelişim sistemindeki konumları gereği geçmiş plan kararlarının yeterli gelmediği alanlar ve afete dirençli bir ulaşım sistemi kurulabilmesi için gerekli alanlar belirlenip fiziksel gereklilik açısından kentsel dönüşüm kapsamında değerlendirilmeli. Özellikle çarşı merkezi ve çevresi kent için önemli bir odak. Bu bölüm hem fiziki hem de işlevsel bir dönüşüme tabi olmalı. Kentsel dönüşüm sadece yapının yenilenmesi değil, kent için önemli kararların alındığı bir sistem değişimidir. Söz konusu alanlarla ilgili çalışmaların katılımcı planlama anlayışı ile halkın, meslek odalarının ve sivil toplum kuruluşlarının da katılımı ile gerçekleşmesi gerekmektedir. 

Soru: Size gönülden katılıyorum. Son olarak sormak istiyorum, sizce bunları yapmak çok mu zor, Tunceli’yi yaşanabilir ve daha güvenli bir şehir yapmak için ne gerekiyor?

- Sezin Hanım: Fiziksel anlamda yapılması güç şeyler olduğunu düşünmüyorum. Ancak yeni şeylere karşı her zaman direnç çok yüksektir. Özel mülkiyetin olduğu alanlarda bu direnç oldukça artıyor. Kamu yararının konuşulması gereken alanlarda, onun yerine vatandaş mağduriyeti konuşuluyor. Alınan kararların kamu yararı ve kentsel adalet çerçevesinde kentin faydasına alınması gerekiyor. Durum böyle olunca Tunceli’yi yaşanabilir ve güvenli bir şehir yapmak için gerekenin sadece projeden ibaret olmadığını görüyoruz. Projelerin hayata geçirilmesi için halkın katılımı oldukça önemli. Bunun yanı sıra maddi kaynakların kısıtlılığı alınan kararların uygulanmasını da zorlaştırıyor. 

Haklısınız, bu noktada halkın desteği gerçekten çok önemli. Ancak ülkemiz genelinde, kentsel dönüşüm neticesinde mülkünün alanı küçüldüğü için ya da başka kaygılarla kentsel dönüşüm projelerine direnen mülk sahibi direnci mevcut. Bu direnç o kadar fazla ki, oy kaygısı ile halkı karşısına alamayan siyasilerin böyle bir dönüşümü konuşması bile mümkün olmayabiliyor. Tabi ki bu süreçte ilgili bakanlıkların bütçeleri ile yerel belediyeyi desteklemesi   gerekiyor. Ancak diğer yandan halktan gelen tepkileri göze alabilecek yürekli ve becerikli yöneticiler de gerekiyor. Proje yapabilecek, kaynak yaratabilecek, insanları güvenli olana ikna edebilecek ve bezen de halka rağmen halk için çalışabilecek… Evet bu iş, en çok yürek işi sanırım sevgili dostlarım. Sadece bir davaya değil, bu şehre de gönül vermekle ilgili…

Bu haftaki yazımızın da sonuna gelirken, konuğuma bu güzel sohbet ve verdiği değerli bilgiler için okurlarım adına çok teşekkür ederim. Her ne kadar ülkemizde çok tercih edilmese de, konunun uzmanından görüş almak, doğru bilgiye ve çözüme ulaşmak adına çok kıymetli. Amacımız güzel şehrimizin insanlarını bilgilendirerek arzı yaratmak, belki de yöneticilere bir yol haritası sunarak çözümlerin çok da zor olmadığını anlatmak. Haftaya kadar kendinize iyi bakın ve soru, görüş ve önerileriniz için bana yazın.