Değerli Canlar ,

Söyler misiniz, ne kadar Ali’yi tanıyoruz? Ali’nin resmini evimizin duvarlarına, cem evlerimizin-türbelerimizin duvarlarına asıyoruz. Kahvehanelerde,  bakkallarda,fırınlarda ve cümle bir çok ticari işletmede Ali’nin resmini görüyoruz. Çocuklarımıza Ali’nin ismini veriyoruz.

Sabah kalktığımızda Güneş’in ilk ışıkları cemalimize değdiğinde Ali’nin ismini anıyoruz , “Ali” Adına sayılamayacak kadar şiir yazılmış ve halen yazıyoruz. Dünya üzerinde  hiç kimse yoktur ki ;  “Ali” kadar üzerine şiir yazılsın, o şiirler deyiş olsun , duvazdeh olsun, mersiye olsun , tevhit olsun, miraçlama olsun dillerde anılsın, bağlamanın-temberun gövdesinde ellerin tellere değdiği ses olsun.

Yine var mı , “Ali” gibi zamanı zamansız kılmış, mekanı mekansız kılmış atıyla Anadolu’da , İran’da, Pamirlerde gezmiş olsun gezdiği yerlere ismi verilsin, ziyaretgah olsun.

Bir bakmışsınız Dersim’de Düldül Tepesi'nde görülmüş , bir bakmışsınız Kemah Vadisi'ni kılıcı ile yarmış, bir bakmışsınız Adriyatik kıyılarında görülmüş, bir bakmışısınız Pamir Dağlarında gezmiş.

Daha Dünya var olmadan ismi anılan “Ali“ değil miydi,  Harici’nin zehirli kılıcı, boynuna değdikten sonra adı ebediyete kadar anılan yine “Ali“ değil miydi? Nasıl bir aşktı ki bu dört kitapta “Ali“ adı zikrediliyordu?

Tevhidin ismi “Ali “, Adaletin ismi “Ali“, Hürriyetin ismi “Ali “ dünya var oldukça Arş-ı Rahman’da ismi her daim yankılanan bir seda değil mi “Ali“ ?

Mustafa’nın Asuman’a yolculuğunda karşısına çıkan “Ali“, Kırklar Ceminin başı “Ali“, Allah’ın Nur’unun temsili “Ali“, kendisine Mustafa’dan daha fazla Sırr-ı Hak tebliğ olunan yine “ Ali “ değil mi ?

Mustafa’nın Şehrinin Kapısı “Ali“, Hayber'de Cebrail’in ismini andığı “Ali“ , Medine’de Mustafa’nın hayatı için kendini feda eden “Ali “, fedakarlığın adı değil mi “Ali“ ?

İbrahim’in Evinin içinde gözlerini dünyaya açan, anası Fatima’nın babası Ebu Talip’in Nuru yine “Ali” değil mi?

Yine “Ali” değil mi, Allah’ın Veli’si ve Dostu. İnsanların Şahı, Tanrı’nın Aslanı, Toprağın, Hasan’ın Hüseyn’in ve Zeynep’in babası.

“Ali” değil mi , Kevser-i Kur’an’ın Fatima’sı ile evli, Fatima’yi bir gece vakti babasının yanına göz yaşı içinde uğurlayan.

Mustafa’nın naaşı başında bir tek “O” kalan, Amcası Abbas’ın , Ebu Süfyan’ın iktidar heveslerini kursaklarında bırakan “Ali” değil mi?

Yine “O” değil mi, 33 yaşında Mustafa’sız  Fatima’sız bir hayata başlayan, Mustafa’nın ardından taht kavgalarını gören, yalnızlığa sığınan ve kılıcını taht için kınından çıkarmayan, gece kuyu başlarında bir başına ağlayan?

Mustafa’nın vefatından önce “Lahmike Lahmi, Cismike cismi, Ruhnike Ruhni,demmike demi”  ile işaret ettiği “ Eti, etim, bedeni bedenim, ruhu ruhum, kanı kanım “ dediği  “Ali “ değil miydi?

Mustafa’nın hırkası altında olan yine Ali, Fatima, Hasan, Hüseyin değil miydi ? Ve yine ailesini Hak ve Hakikat uğrunda kurban eyleyen yine  “ Ali “ değil miydi?

“Ali” değil mi, Gözünde diken, boğazında kemik 25 sene sabreden ve ancak halkın reyiyle hükümet başına gelen.

Mustafa’nın vefatı ile bozulan düzeni, adı unutulan Adaleti, halklar arasında eşitliği, gönüllerde kaybolan tevhidi, zalimlere karşı Hürriyeti kendisine şiar edinen yine “Ali” değil mi?

Tarlada elinde kürek çalışırken, yanına gelen ve kendisinden yolsuzluk ve iltimasa göz yummasını isteyen kardeşi Akil’i reddeden, Zübeyr ve Talha’nın makam-mevkii taleplerini dinlediği sırada odada ki mum ışığını boşa yanmasın diye söndüren, zengin-fakir arasında ki ayrımı ortadan kaldırmak isteyen, herkese eşit akçe dağıtan ve zenginlerin-komutanların-makam-mevkii peşinde koşanların hışmını üzerine çeken yine “Ali” değil mi?

Talha-Zübeyr-Ayşe’nin kin, kibir, düşmanlığına rağmen “Ali” değil mi, Ayşe’nin kılına zarar vermeyen Ayşe’yi sağ-salim ordusu ile geldiği yere gönderen ? Talha ve Zübeyr kılıç çekmediği sürece, kılıcını kınından çıkarmayan yine “Ali” değil mi?

Mustafa’nın yıktırdığı Camiiyi, Şam’da inşa eden Batılın Halifesi Muaviye’ye karşı çıkan Hakkın İmamı Ali değil mi?

Kuran-ı Tahrip eden Ebu Süfyan oğlu Muaviye’ye karşı “ Ben Konuşan Kuran’ım” diyen “Kuran-ı Natık Ali” değil mi?

“Kuran’ın özü Fatiha , Fatiha’nın özü Besmele , Besmele’nin özü B Harfi , B harfinin özü altındaki Nokta” diyen ve “ ben, B harfinin altında ki noktayım “ diyen Batini yorumun rehberi Ali değil mi?

Zahiri, bağnaz ve yobaz Emevinin ve Haricinin karşısında olan yine “Ali” değil mi?

İran-i , Turan-i halkların ve coğrafyaların kahramanı “Ali” değil mi?

Cihan var olmadan, Bırak cismi, ismi var olmadan Tanrı ile “bir “ olan ve Tanrı’nın ışığı olan “Ali” değil mi?

Dostları silahsız ve fakir hurmacılar olan, düşmanları zengin ve silahlı cahiliye Arapları olan “Ali” değil de kim?

Arap Irkçılığına karşı hayatı boyunca mücadele eden “Murteza” değil mi?

Haksızlık karşısında susmayan, Kişiye göre Hakkı değil , Hakka göre Kişiyi değerlendiren “Haydar” değil de kim?

Kerbela’da torunları ve çocukları susuz şekilde katledilen, oğlu Hüseyin’in başı kesilen, oğlu Abbas’ın elleri kesilen, kızı Zeynep ve tornu Zeynel’in boyunlarına zincir vurulan kim?

Harici kılıcıyla hayata gözlerini yumduğunda , mezar yeri saklı kalan, kendi tabutunu kendi bir deve sırtında çeken kim?

Dünya var olmadan ismi anılan, ebediyete kadar da anılacak olan “Ali” değil mi?

Tüm bu soruların tek cevabı var ; O’da Şah-ı Merdan Ali’dir.

Peki tüm bu sorulara ve cevaba  rağmen neden bir çok  “Alevi “ derneğinde ve vakfında   “Ali“ değil de başka şeyler ve başka kimseler anlatılıyor? Neden Cem İbadetlerinde “ Ali “ anlatılmamaya başlandı? Kuzu postuna bürünmüş, para-makam-mevkii hırsıyla bu toplumu Yezitleştirmek isteyen kurtlar dikkatinizi çekmiyor mu?

Bu kuzu postunda ki makam-mevkii-güç-iktidar-para hırsı olan kurtlar yüzünden ,  “ Ali “ ismi daha az duyulur oldu , “Ali “ ismi daha fazla sansürlenir oldu , Ali’nin hayatını, sözlerini, sözlerinin manasını bilmeyenler, bilmekte istemeyenler ismini Ali’den alan Alevi Toplumuna karşı teolojik ve tarihsel ihanetin içine girdiler , Ali’ye ve Ailesine hakaret edenlere “ aferin “ dediler , “ alkış” çaldılar, Ali’ye ve Ailesine  hakaret edenleri “ panelist” yaptılar. Alevi Toplumunu “ Türk-Kürt-Zaza-Arap “ diye parçalara bölmeye çalıştılar ve halen de çalışıyorlar.

Sevgili Pirler, Dedeler, Rehberler, Talipler  zaman Ali ve Ailesine uygulanan sansürü karşı çıkma, ismini Ali’den alan derneklerde ve vakıflarda  Ali’nin Işığını kendi siyasi ve iktisadi amaçları için yok etmek isteyen karanlığa karşı mücadele etmenin günüdür.

Çünkü zaman  Adaletin, Hürriyetin, Tevhidin, Kardeşliğin, Eşitliğin Sesi;  Şah-ı Merdan Ali’ye ve Ailesini daha fazla anlama ve anlatma zamanıdır.

İhtiyacımız olan tek şey varsa O’da Yemini’nin, Hatayi’nin, Pir Sultan’ın, Virani’nin, Kul Himmet’in, Fuzuli’nin , Nesimi’nin dile getirdikleri üzere ; ALİ’dir…

Başka bir kimse veya şey değildir.

Sevgi ile kalın…