Sekiz gündür Dersim’deyim. Geçen yıl Hakk’a yürüyen halam Fidan’ın bu gün mezarı yapıldığı için, eski CHP milletvekili Hüseyin Aygün'ün köyünde bulunan mezarda kuran okunacağı, lokma dağıtılacağı ve dua edileceği için mezarda bulunmam gerekiyordu. Arabamla köyün altında bulunan köprüden karşıya geçip hafif rampaya dayandığımda, arabam gaz yemedi ve stop etti. Uğraşlarıma rağmen bir türlü çalışmayınca bizden önce mezarlığa giden diğer halamın oğlunu aradım gelip bizi aldı ve mezarlıkta gerekli vecibeleri yaptıktan sonra sigorta acentesini aradım.
Araç yol yardımı ile bana çekici gönderdiler. Burada bir parantez açmak istiyorum. Dersim’de iki şey, eksik bir hal almış durumda. Sağlık ve araç tamir işi. Burada sihirli kelime şudur, "Elazığ’a götür yada götürün.” Aracınızı sanayiye servise mi götürdünüz, biz bir şey yapamayız derler ve sizi Elazığ’a yönlendirirler... Acil bir hastanız, ya da kendiniz hasta oldunuz ve devlet hastanesine gittiniz, (mecburen başka da hastane yok.) cevap hazır sizi Elazığ’a sevk ediyoruz, derler... Bunu kısaca söyledikten sonra konuya dönüyorum. Neyse oto kurtarıcı geldi arabamı yükledik doğal olarak Elazığ’a Pertek üzerinden doğru yola koyulduk çok kalabalık olduğu için Pertek te ikinci feribota ancak binebildik ve Elazığ’da, oto kurtarıcının yeni tanışmış olduğu servise vardık. Servisçi arabanın nesi var diye sorunca ve ben de olanları anlatınca, teşhisi koymuş oldu "Benzin Pompası bozuk" bir iki telefon görüşmesi sonrası kimsede pompa olmadığı ancak Pazartesi gelebileceği bilgisini alınca, iş bana düştü. Muhasebesine baktığım bir oto tamir servisçisi dostumu arayıp durumu anlattım ve beş dakika içinde pompa bulundu ve yarın İstanbul’dan Elazığ’a uçacak kız kardeşimin eşine teslim edildi. Şimdi tesadüf kısmına gelirsek Elazığ şivesi ile konuşan oto tamir servisçisine nerelisin diye sorduğumda aldığım cevap Dersim Hozat'tan Derviş Cemal ocağı mensubu olduğunu öğrenmek oldu. O esnada aklıma babam geldi. Neden diye sorarsanız? Şöyle ki, babam 1980 yılında Mersin gümrüğüne teslim edilen otomobilin birini ihaleye girip almıştı. Aldığı otomobil 1963 model pleymuth otomatik vitesli bir araç olduğu için sık sık arıza verirdi, dolayısıyla Dersim’de iyi usta olmayınca tamir için soluğu Elazığ’da alırdı...
Bu gün arabamı bıraktığım ustaya sordum, seksenli yıllarda Dersim’den size böyle bir araç gelir miydi dediğimde o zaman çok genç olan usta ilk etapta otomatik vitesin parmakla basmalı özelliği olduğunu babamın babasını ahbabı olduğunu ve arabasını tamire hep kendilerine getirdiğini anlattı.
Ve bu gün yaşadığım yorgunluk ve stres bu güzel tesadüf sayesinde yok olup gitti...