Ülkemizde olmayan adaleti Adil yargılama talebi ile bedenini ölüm orucuna yatıran Dersimli avukat Ebru Timtik bu yazı yazılmadan bir kaç saat önce Hakka ve hakikate yürüdü.  Bizim inancımızda ölmek yok. Hakka yürümek var.  Her can bir gün bunu yaşayacaktır. Ancak daha ömrünün baharında idealist bir avukat olan Ebru canımız yaşanacak insancıl bir dünya, hukuk ve Adalet için ve yapacağı çok işi, görevi varken tutukluluğuna sebep olan adil bir yargılanma isteği için bedenini açlığa yani sonsuzluğa yatırdı. Başka elinden bir şey gelmiyordu. Ancak bizler bu durumda üzerimize düşeni yaptık mı? Maalesef yapmadık yapamadık. Dersim’in o güzel yüzlü dirençli kızının bedeninin erimesi göz göre göre oldu.

Hani meşhur bir sesleniş var ya  "Ey" le başlıyor...

İşte onu haykırmak istiyorum başta Dersimler olmak üzere Ey insanlık! Neredeydin yada neredesin bu çağda bir insan nasıl olur senin gözlerin önünde. Yaşamının en verimli halinde bedenini sonsuzluğa yatırır...

Sahi,

 Biz Dersimliler bize ne oldu? Niye canımıza sahip çıkmadık.  

Dersim’de 1994’de köy boşaltma ve köy yakmalar gündeme geldiğinde oluşturduğumuz kamuoyu, verdiğimiz tepki barajlara karşı, dağ keçilerinin avlanmasına karşı ez cümle Dersim’deki hak ihlallerine karşı vermiş olduğumuz demokratik tepkimizi Ebru canımızı yaşatmak için neden göstermedik yada gösteremedik anlamış değilim. Çok yazık ettik Dersim’in güzel kızına sahip çıkamadık...

Ebru can sen, "insanı yaşat ki devlet yaşasın" desturu dışında bırakıldın.

Yazıklar olsun bizlere, yazıklar olsun demokrasi güçlerine, yazıklar olsun hak hukuk adalet diyenlere...