Bir süre önce, aynı başlık altında Dersim’de kurulu bulunan üniversitede, kuruluşundan bu yana, özellikle Üniversite Senatosu’ndan geçtiği iddia edilen Senato kararının ortaya çıkmasına kadar olan gelişmeleri aktarmıştık.

Bu makale, epeyce tartışıldı. Hem Dersim’de, hem Dersimliler’in yaşadığı yerlerde, hem de Alevi örgütlerinde konuyla ilgili açıklamalar, girişimler oldu.

Makalenin yayınlanmasından sonra, Tunceli Üniversitesi’ne dair yeni bilgiler, belgeler yoğun bir şekilde gelmeye başladı. İş, bununla da kalmadı. Arayanlar, mail ile ulaşmaya çalışanlar, yeni bir takım işlerden söz ettiler.

Bunun yanında, Dersim’den seçilen milletvekillerinin konuya olan duyarlılığı, daha doğrusu duyarsızlığı, ilgisizliği de elbette yazılmaya değer konu olmalıydı. Zaten, topu topu iki milletvekilimiz vardı…

Biz de, şimdi bunu işleyeceğiz makalemizde.

Ama yine biz, biraz eskilere gidelim. Yani, şimdiki rektör zamanına değil de, bir önceki, kurucu rektör olan, daha sonra da istifa edip AKP’den milletvekili adayı olan Durmuş Boztuğ döneminin sonundan başlayalım.

Başlayalım ki, esasında üniversitenin ne denli siyasal işlerle meşgul olduğunu, doğrusu; senatonun ne denli bilimsel çalışma yaptığını, nasıl harıl harıl uğraştığını, “Dersim için nasıl seferber olduğunu” görelim.

Tunceli Üniversitesi Senatosu, 25.12.2012 günü toplanır. Rektör Prof. Dr. Durmuş Boztuğ başkanlığında toplanan Senato kararı şöyle:

“KARAR NO 10.2. GÖKTÜRK-2 UYDUSUNUN UZAYA GÖNDERİLMESİ İLE İLGİLİ OLARAK ORTADOĞU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ KAMPÜSÜNDE DÜZENLENEN TÖREN ESNASINDA MEYDANA GELEN ÖĞRENCİ OLAYLARI İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI

 

Yazılımların yüzde yüzü, donanımının ise yüzde sekseni ülkemizin yetişmiş insan gücü tarafından yapılan yüksek çözünürlüklü GÖKTÜRK – 2 uydusunun uzaya fırlatılması sırasında, eş zamanlı olarak Başbakanımız Sayın Recep Tayip ERDOĞAN’ın katılımlarıyla Orta Doğu Teknik Üniversitesinde 18 Aralık 2012 tarihinde düzenlenen tören sırasında gerçekleştirilen ve Molotof kokteyli, taş ve sopaların kullanıldığı protesto eylemlerini, Tunceli Üniversitesi Senatosu olarak kınıyoruz.

Ülkemiz için stratejik bir öneme sahip olan bilimsel ve teknolojik bir projenin hayata geçirildiği böyle bir günde, demokratik ifade özgürlüğü dışında ve terör-şiddet-kaba kuvvet gibi yöntemlerle protesto eylemi yapanları ve daha sonra yapılan açıklamalarla bu yönteme başvuranlara destek verenleri kınadığımızın tüm kamuoyuna saygılarımızla duyurulmasına oybirliği/oyçokluğu ile karar verildi.”

 

Senatonun aldığı bu “bilimsel karar”a, tüm üyeler evet oyu verirken, bir tek üye ret oyu kullanmıştır.

Üniversitemizin aldığı bir diğer Senato kararı da elbette “bilimsel çalışmalar”la ilgili…

07.01.2014 oturum tarihli toplantıda, Prof. Dr. Durmuş Boztuğ başkanlığında şu “bilimsel karar” alınır:

“KARAR NO: 12.3. 2014 NOBEL BARIŞ ÖDÜLÜ İÇİN ÖNERİLECEK ADAYIN BELİRLENMESİ

 

2014 Nobel Barış Ödülü için üniversitemiz tarafından önerilecek adayın belirlenmesi ve ilgili Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı’nın 26.12.2013 tarihli ve 93601077-724.99-1704 sayılı yazısı görüşüldü.

Üniversitemiz Senatosu; Başbakanımız Sayın Recep Tayip Erdoğan’ı, ülkemizi yaklaşık 30 yıldan beri etkileyen ve çok ağır maddi ve manevi bedeller ödeten terör sorununun çözümünde süreci başlatması, sorunu muhatabı ile ve aracısız görüşmelerle sürdürmek suretiyle bir ilke imza atması ve büyük bir siyasi risk alarak engellere rağmen barışı sağlama ve sürdürmede gösterdiği üstün cesaret ve kararlı çabaları nedeniyle 2014 yılı Nobel Barış Ödülü’ne oy çokluğuyla (1 çekimser, 2 red) aday göstermektedir.”

 

Elbette, senatonun aldığı bu “bilimsel kararlar”da diledikleri gerçekleşmedi. Ancak, aldığı bu olağanüstü “bilimsel kararlar”dan sonra Prof. Durmuş Boztuğ, milletvekili adayı gösterildi. İzmirliler’in de Boztuğ’un aldığı bu bilimsel kararlardan haberi olmayacak ki, milletvekili seçmediler.

Ama Prof. Dr. Durmuş Boztuğ’un Dersim’e ilişkin “bilimsel çalışmaları”, rektör olmamasına karşın bitmek bilmedi. En son, şimdiki rektör, 2009-2011 yılları arasında AKP’den Bakan olan Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu’nun danışmanı olan Ubeyde İpek ile birlikte, 19-20 Aralık 2015 günü Ordu Büyükşehir Belediyesi ile Güvenç Abdal Derneği’nin düzenlediği “Karadeniz Bölgesi Alevileri ve Güvenç Abdal Ocağı Kültür Günü” etkinliklerine katıldı.

Sadece inanç alanında değil, kadrolaşma da burada en önemli çalışmalar arasında.

Şunu da belirteyim: Elbette üniversitenin nasıl bir “bilimsel çalışma” yaptığını, yapacağını, dününü, bugününü ilerleyen günlerde yazacağız. Öyle görünüyor ki, bu artık bir dizi yazı olacak. Finalini de çok ilginç bir konu, konular ile yapacağız. Genel bir yazı olacak.

Dönelim biz konumuza… Peki, hem bunlar olurken, hem de son Alevi Bektaşi Enstitüsü’nün kuruluşunu öngören skandal senato kararı ortaya çıktıktan sonra ciddi tepkiler görürken, Dersimliler’in, kendi adlarına vekil tayin ettikleri milletvekilleri ne yaptılar, ne yapıyorlar? Biliyoruz ki, vekiller, kendisini seçtikleri kitlenin, toplumun her alanda dertlerini, sorunlarını, duyarlılığını, inancını, kültürünü vb. nesi varsa korunmasını, saygı duyulmasını, aşağılanmamasını, hor görülmemesini sağlamakla görevlidir. Sadece yatırım yapma, bütçe çıkarma işleriyle uğraşmazlar.

Hakkını yememek gerek: HDP’den seçilen milletvekili Alican Önlü’nün bizzat üniversiteye giderek görüşmeler yaptığını biliyorum. Rektör’le değil hocalarla…  HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da Dersim’de bu konuya değindiği de yine bilinenler arasında.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun da konu ile yakından ilgilendiğini ve konunun araştırılması için CHP’den seçilen Gürsel Erol ile görüştüğünü de biliyorum. Ama bu görüşmenin, Gürsel Erol nezdinde bir geçerliliğinin olmadığı ortada.

Alışılmış bir söz var: “Vefa, sadece İstanbul’da bir semt adı değil” diye… Bunu, Dersim’de daha çok Gürsel Erol’u tarif ederken kullanıyor Dersimliler. Muhtemelen kendisini genel seçimde destekleyenler tarafından, seçildikten sonra da Erol’un kendilerine ilgisizliğinden dolayı kullanıyorlar bu deyimi. Elbette onların sorunu bu.

Bizim daha önce “Dersim’deki Üniversitede Neler Oluyor?” başlıklı makalemizden sonra, “dışlanan”, “itilen”, “kimsesiz” olarak gösterilen, en azından kendisini böyle hisseden Dersimli, Alevi, Dersimli ve Alevi olmayan, ama bilime gönül vermiş akademisyenlerin yüzü birden bire güldü… Nasıl gülmesin ki? Bilim yuvasında siyasal kadrolaşmaya gidiliyor, akademik ünvanı el vermediği halde, bu ünvanı hak edenlerin yerine hak etmeyen birileri alınıyor, atanıyor vs….

Lafı uzatmadan söyleyeyim: Deniyor ki Dersim’de, buradan milletvekili olarak seçilip gönderilen Gürsel Erol, üniversitede bütün bu olup bitenlerden sonra, sadece Rektör ile görüşerek onun söylediklerini esas almakla yetiniyor.

Biz de konu gündeme geldiğinde Gürsel Erol ile birkaç kez görüştük telefonla. Her seferinde, “Rektörle konuştum, o başka şeyler söylüyor” dendi bize… Oysa ortada bir karar vardı. Alevi Bektaşi Enstitüsü’nün kuruluşuna dair senato kararını saymazsak, daha başka senato kararları, kadrolaşma, hakkı, hak sahibine vermeme durumu vardı. Ve bunlar, hakkı yenenlerce kendisine de ulaştırılmış olmasına rağmen, ne yazık ki Erol, bildiğinden vazgeçmedi… Yani, olayın diğer tarafları ile de görüşmedi. Örneğin, Rektörle görüştü de, senato kararına şerh koyan “bilimsel terbiyem buna elvermediği için şerh koydum” diyen hoca ile görüşmedi, görüşmeye gerek duymadı. Dekan seçiminde, rektörle görüştü de, dekan seçiminde hakkı yenen hoca ile görüşmedi… Bölüm başkanlığı için, yeterliliği olmasına karşın hakkı yenen ve atanmayan, yerine, yeterliliği olmayanların atanmasına karşın, hakkı yeneni dinleme zahmetinde bulunmadı da, rektörle görüşmeyi yeğledi.

Oysa görüşseydi hakkı yenenlerle, dinleseydi bu arkadaşlarımızı, belgeleriyle tanık olacaktı.

Şöyle bir kanı var Dersim’de haksızlığa uğrayan hocalar arasında: “Gürsel bey, bir tercih yapsa, Dersim’i, Dersimliler’i değil, rektörü tercih eder.”

Nedeni sorulduğunda verilen yanıt şu: “Bize, bizimle görüşeceğini söyledi, ancak üniversiteye geldi, rektörle görüştü, dört saat beklememize rağmen gelmedi... Görüşmedi.”

Zaten senatonun Alevi-Bektaşi Enstitüsü kurulmasına dair aldığı karara şerh koyan Doç. Dr. Candan Badem de bundan yakınmış. Şöyle diyor:

“Üniversitede bu kadar problem varken sadece rektörle görüşüp kendisini bekleyen hocalarla görüşmedi. İletilen sorunları meclise taşımıyor.”

Badem, Erol’un müteahhitliğinden söz ediyor. Ama şöyle bitiriyor:

“CHP Tunceli MV. Gürsel Erol, Tunceli Üniversitesi’nde biriken sorunlarla neden ilgilenmiyor? Dersim MV midir yoksa Elazığ AKP MV mi?”

Anlaşılan, Dersim’deki üniversitede nereyi kurcalasak karşımıza trafikte 23 plakalı Elazığ çıkıyor. Buna, bir de Meclis’te Gürsel Erol’un odasından bakınca Elazığ’ın görünmesi de eklenmiş bulunuyor.

Yazımızın sonraki bölümlerinde görüşmek dileği ile…