Hemen her gün yolumun üstündeki ON ADIMLIK Çarşıya uğramadan iş yerime gitmem. Bir zamanlar gidip te uğramadan gitmediğimiz tarihi sayılacak Elazığ’daki, kapalı çarşı ile İstanbul’daki Kapalı çarşı gibi. Elazığ’a, İstanbul’a, giderken kapalı çarşılar, gezmek istediğimiz öncelikli yerlerdendi. Oralarda tarihle, doğallıkla, organikle, renklerle çeşitle, buluşurduk.
Bizim On Adımlık çarşımız da, bizi, köylüyle, organikle, doğallılıkla, dahası, geçmiş yaşamımızla, buluşturur. Mersin’den gelenlerle değil, Ovacık’ın, Çemişgezek’in, Nazımiye’nin, Pülümür’ün, Mazgirt’in, yüksek dağlarından, yaylalarından, gelmişlerle, buluşturur.
Endemik sayılan, Dersime özgü GULİKLER, DAĞ SARIMSAKLARI, ÇARÇUR MANTARLARI, KULTİKLER, mevsiminde ilk kez orada, ON ADIMLIK Çarşıda sevenleriyle buluşurlar. Görücüye çıkarlar.
Evden çıkmak üzereydim. Okurlarımdan biri aradı. “Sizin sevdiğiniz SARI ALIÇLAR, sizin ON ADIMLIK dediğiniz çarşıda, haberiniz olsun” dedi.
Acele giyindim çıktım. Her yıl Sonbaharda, On Adımlık Çarşıda, kalbin, beynin ilacı, sağlığın koruyucusu, Sarı Alıçların gelmesini beklerim.
Eski DAR SOKAK dediğimiz yerden, Kapalı çarşılardaki gibi her aradığımız çeşidi, bulunduran, bizim endemik yerli ürünlerimizi, yurt içinde, yurt dışında, tanıtan, pazarlayan, ÇAKARLARIN önünden geçerek ON ADIMLIK çarşıda sarı alıçları aradım. Mevsimin görücüye çıkmış ilk alıçlarıydı. Alıçlara, sordum. “Nerelisiniz?” Övünürcesine, “çok uzaklardanız. Ovacıktanız” dediler. “Hoş geldiniz” dedim. Buluştuk.
Yanı başlarında, aynı mekânlardan gelmiş. Fenni, yapay büyüteçlerle, gübrelerle beslenmemiş. Yüzde, yüz organik gösterişsiz küçük elmalarda vardı. Sağlığın ilacı gibilerdi.
Aldıklarımla oradan ayrılırken Belediye otobüsüne binmek isteyenler, kaldırımı doldurmuş, adeta kapatmışlardı. Kaldırımın kenarındaki kürsüsünde oturmuş bayan ayakkabı boyacısı, kulağındaki telefonu ile konuşurken, göz ucu ile gelip gidenlerin ayakkabılarına bakıyordu. Selpak mendil satan engelli CEMİL, yüzünden hiç eksilmeyen gülüşü ile satmak istediği elindeki mendili gösteriyordu.
Son Baharın ilk aylarında köylümüzün ürettiği ürünler, pazarlanmak için pazara çıkarlar. Hemen hepsi organiktir. Mersine bağımlı büyük manavlarımız, marketlerimiz, yerli ürünlerimizi tezgâhlarına yakıştıramadıklarından almazlar. Alsalar da, bedavaya almaya çalışırlar.
Köylümüz, az çok ürettiği ürünleri, Pazar yerlerinde, açık alanlarda satmak, pazarlamak durumunda kalmaktadır. Haftada bir kurulan Pazar, köylünün, ürünlerini pazarlamaya yetmemektedir.
Onun için, MOĞULTAY, ALİ BABA, ESENTEPE Mahalle Muhtarları, üç mahalle Halkının ortak yararlanabileceği bir alanda, yıkılmış olan eski hastanenin alt caddesinde Pazar yeri kurulması, talebinde bulunmaktadırlar.
Bu haklı talebe, pazar kurulması halinde zarar göreceğini söyleyip katılmayan birkaç büyük manavların dışında, bizler, üç mahallenin halkı katılmaktayız.
Zaman kaybetmeden üç mahalle halkının, küçük esnafın, köylü üreticinin, ihtiyaç duyduğu pazar yeri, bir an önce açılmalıdır.
Çoğunluktaki mahalle halkının oyları ile seçilmiş Belediye Yönetimi, üç mahalle Halkının haklı taleplerini yerine getirmelidir.
KINALILARI GÖRDÜM.
Bir yerden bir yere göç etmiş, yorgunluklarını atmak için bağda konaklamış olmalılar. Sürü halindeydiler. Bizleri görünce kanat çırpıp, süzülerek gittiler. Uzun zamandı onları, onların süzülerek uçuşlarını görmemiştim. Özlemiştim.
Onlar, bize yakın çevremizde iken, merak ettim. Ya bizim gibi onları gören olurda silaha sarılırlarsa diye akşam karanlık oluncaya kadar silah seslerine kulak verdim. Anlaşılan onları katletmek isteyenler çevrede, yoktu.
Dersim doğasına özgü, Dersim Doğasını zenginleştiren, süsleyen değerlerden biridir. Kınalı keklikler.
Geçmişte çok katledildiler. Katledilip çuvallara doldurulup, götürülüp Elazığ pavyonlarında meze yapıldılar.
Son yıllarda giderek azaldılar. Orman çevre Müdürlükleri çiftliklerde yetiştirilen kınalıları satın alarak Doğaya salarak tükenmelerini önlemeye çalıştı.
Av serbestîsi başladı. Pusuda bekleyen doğa katilleri, yine kuşanıp kınalıları katletmek için dağlara çıkacaklardır. En çok ta çevre illerden geleceklerdir. Onlara, çevre illerden gelenlere yataklık yapanlar, kendi doğalarını onlara katlettirecekler, Dersim Halkına ihanet edeceklerdir.
Uzun zamandı onların karakaşlarını, kara gözlerini, kınaya batırmış gagalarını, ayaklarını görmemiştim.
Olsun. Azda olsa gördüm. Onları.
KARMAŞA BÜYÜK ÖLÇÜDE GİDERİLDİ.
Şehir içinde, nerdeyse insan sayısını aşan motorlu taşıt araçlarının yarattığı kargaşa, her geçen gün büyüyor, tehlikeli bir hal alıyordu. Bunu gören Emniyet Müdürlüğü trafik ekipleri, bu kargaşanın daha da büyümesine izin vermeyen tedbirler aldılar.
Trafik kazalarına büyük ölçüde yol açabilen kavşaklar, trafik ışıkları ile kontrol altına alınıp donatılırken, şehir içindeki yoğunluk yerlerde trafik ekiplerinin sürekli görevlendirilmesi, büyüyen tehlikeyi büyük ölçüde önlemiştir.
Ceza yazmaktan kaçınan, sürücülere hoş görüyle yaklaşan trafik ekiplerine, sürücülerinde aynı ölçüde yaklaşım içinde olması, kargaşayı, kazaları önlemeye büyük ölçüde yardımcı olacaktır.
Ne yazık ki, hala kurallara uymamakta, direnen, insani değerlere önem vermeyen sürücülerimiz çok.
Fikri TAŞ