Aylar öncesinden hastaneye gittim. Cilt doktorunda muayene olmak istiyordum. “Yok” dediler. Doktoru raporluymuş. Muayene olamadan çıkıp geldim.
Bir müddet önce yine hastaneye gittim. Cilt doktoru yine yoktu. Sordum. İki cilt doktoru kadrosu olan hastanede, doktorlardan biri daha önce burada, ilimizde vali muavini olarak görev Yapan, Vali muavinin eşiymiş. Vali Muavinin tayini başka bir ile çıkınca, eşi cilt doktorumuz da rapor alarak eşi ile birlikte ilden ayrılmış. Uzun süre rapor alarak tayinini yaptırtmamış. Yaptırmayınca da yerine tayin yapılmamış. Tayini çıkınca yerine yeni bir bayan doktor atanmış. O da eş durum gerekçesi ile tayinini almış, gitmiş. Yerine henüz yenisi atanmadığından, Tek doktor kalmış. O da altı aylık doğum raporu alıp gidince, ilin tek hastanesi tamamen o branşta doktorsuz kalmış. Hasta muayene odası kapatılmış.
Doktorlar, mesleğe başlamadan önce Hipokrat yemini ederler, yeminin gereği hangi koşullarda olursa olsun görevlerini eksiksiz yapacaklarını taahhüt ederler.
Buna rağmen, hepsi, çoğu, değil, bazı doktorlar, kişisel beklentileri, çıkarları, söz konusu olduğunda o yeminlerini unuturlar. Ön yargılarını aşamazlar. Hasta üzerinde tasarruf etmeye kalkarlar. Görev yerini beğenmezler. Onların istedikleri kent olsun isterler. Mecburi hizmetlerini mecburiyetten yaparlar, gün sayarlar, gün doldurmaya bakarlar.
Bunu yapınca da hastaları ile ilgilenmeleri gerektiği gibi ilgilenemezler.
Tek, yeni, modern sağlık cihazları ile donatılmış hastanemizde, görevini yeterince yerine getirmeyen, yapması gerekeni yapmayan, çevre illerdeki hastanelere sevk yaparak görevden kaçan doktorlarla ilgili çok şikâyet aldım. Hastanenin ambulansları, Elazığ yolunu deyim yerindeyse sulu yolu yapmışlarmış. Biri gidip, biri geliyormuş. Elazığ’daki doktorlar şaşkınlarmış. Hastalara soruyorlarmış. “Sizin orada hastanede doktor yok mu? Varsa niye bize gönderiyorlar. Bu hastalık orada tedavi edilebilir. Kaldı ki Tunceli Devlet Hastanesi’nin yeni olduğunu, yeni cihazlarla donatıldığını da biliyoruz. O zaman niye bize gönderiyorlar. Bizim artımız, farkımız nedir. Buraya sevk, hastaya, hasta yakınlarına eziyet, devlete de, mali yüktür. Yazık değil mi” diye tepkilerini dile getiriyorlarmış.
Biz bunları konuşurken, araya giren bir dinleyici güldü. “Hocam, hastalar, Elazığ’a en çok Cuma günleri sevk ediliyormuş. Hafta sonlarını hastalara bakmakla, takip etmekle geçirmek istemeyen doktorlar başka yerlerde geçirmek için hastalarını, başka bir ile sevk ediyorlarmış.”
Bir başka şikâyet, Tomografi, MR çekim sonuçlarının bakanlığın belirttiği süreler içinde verilmeyişiymiş. Modern cihazlarla bu çekimlerin bakanlığın belirttiği süre içinde verilmesi gerekirken bizim modern yeni hastanede, çok geç veriliyormuş. Bu önemli sonuçlar zamanında verilmediği, hastaların tedavisine geç başlandığı için tedavileri uzuyormuş.
Bir başka vatandaş, Yeni modern hastanede ona layık yeterli temizliğin yapılmadığını iddia etti. Gittiği acil serviste toplanan çöplerin yerlere taştığını görmüş. Zaman, zaman gittiğim hastanede buna dikkat etmedim. Yalnız sivrisineklerin hastaları, dinlenme odalarında rahatsız ettiklerine tanık oldum.
Bir başka vatandaş, iki hafta üst üste, hafta sonları, yeni fidanların, çiçeklerin, yeşilliklerin, filizlendiği hastane bahçesinde ineklerin yayılı olduğunu görmüş. Uyarmak için bir yetkiliyi bulamamış.
Bütün bu eksikliklere rağmen, hastanemiz, modern yeni hizmet binası ile son teknoloji cihazlarıyla, görevinin başındaki personeliyle, sağlığımız için büyük, önemli bir güvencedir.
Hastane Baş Hekimliğini yürüten, Doktor ERDEM Beyin, bütün bu kazanımlarda büyük payı olmuştur. Vatandaşın gözlemlediği, ilettiği eksiklikleri kısa zamanda gidereceğine ben de inanıyorum.
Vatandaşın, dile getirdikleri, eksiklikleri gidermek, yetkililere yardımcı olmak, sorunların çözümünü, kolaylaştırmak içindir.
+ + +
MOĞULTAY MAHALLESİ MUHTARININ SEÇMENİNE SÖZÜ
Moğultay Mahallesi Muhtarı VELİ DEMİR, Mahalli seçimler öncesi, Moğultay Mahallesi seçmenlerine, “seçilirsem yapacaklarımın yanında, size acil vakalarda hastaneye gitmeden mahallemizde başvuracağınız bir acil servisin kurulması için çalışacağım” sözünü vermiş.
Muhtar seçilince de sözünde durmuş. İlk işlerinden biri, Moğultay Mahallesi sakinlerinin acil vakalarda başvuracakları bir acil servisin kurulması için yetkililerin kapısını çalmak olmuş. “Acil vakalarda Mahallemize uzak hastaneye gidiş, geliş, çoğunlukla hastası olan dar gelirliler için bir yüktür. Bu yükten kurtarmak, hafifletmek için, mesai saatleri dışında gece, hafta sonları, donanımlı bir sağlık biriminin kurulması mahallemiz için büyük bir ihtiyaçtır” diyerek sorunun çözümünü istemiş. Yetkililer, muhtara tümden kapıyı kapatmamışlar. Yer sorunu var demişler. O da yetkililere, Sayın Valimize, Sağlık yetkililerine aracılığımla çağrıda bulundu. Moğultay Mahallesi’ndeki aile hekimliği, aynı zamanda bu sorunu da çözecek, kurum olarak yeterlidir. Gece ve hafta sonları görevlendirilecek doktor ve sağlık personeli ile bu hizmeti verebilir” dedi.
Muhtarın bu çağrısına kulak verirken, Sağlık Müdürümüzün, Moğultay Mahallesi’ndeki acil vakalar için sağlık ocağının önünde sürekli iki ambulansı görevlendirmesi, bu sorunda vatandaşa, hastalara büyük bir kolaylık sağlamıştır. Sağlık Müdürümüzün, Eski hastanenin yerine yeni yapılacak Diş Sağlığı hastanesinde acil vakalar için bir sağlık ünitesinin eklenmesini sağlayacağına inandığımızdan bu sorununda kalıcı olarak çözüleceğine inanıyoruz.
Moğultay Mahallesi’nde ikamet eden bende, Muhtarımın çağrısına katılıyorum.
“Bize, acil vakalarda başvuracağımız bir acil sağlık biriminin kurulmasını istiyoruz.
Arz ederiz.”
Fikri TAŞ