Beyaz gelinliklere büründüğün bu günlerde, orta yerde kalmış kuşların ve onca gülüşlerin mevsimin ödünü koparır gibi yayılıyor etrafa. Dağların el pençe duruyor mevsimin beyazında. Cimriliğinden olacak ki, mevsim sıcağını esirgiyor ve sanki küfredercesine kırıtıyor deli rüzgarlar. Dağların avutamıyor meşe ağacının yaprağını. Keklikler alıp da başını gidemiyor başka mevsimlere. Ve  sanki sıcakları dileniyor, “gönderin de eriteyim dertlerimi “dercesine çağırıyor baharları.. Sonra çığlar düşüyor orda yaşayanların gözbebeklerinden yollara. Bezinti veriyor mevsim, tezgahlarında yoruyor muhabbeti.

 

Zordur hayatı her daim çalımlayarak yaşamak. Bir beyaz yara gibidir şimdi dağların.  Gönlün kırgın ve mevsimin nazını kurdun kuşun izine takarak yaşamayı bilirim. Şimdi terkedilmiş köy evlerinin ağırlığındadır mevsimin hainliği. Sohbetler saklanan yerden gülerek dolaşıyor uzaklarda. Sokaklarında dolaşırken mevsimin ayazı utanarak yapışıyor gövdelere. Yüreklerdeki sıcaklıklar uçurum korkusunda ve mevsime miras kalmış gibi. Çatılarından aşağı sarkıtlar iniyor daralan yüreklere. Baharı özleyen gözlerden munzur dağlarına uçan umutlar özgürlük tadındadır. Ve tüm sıcaklıkları koyunlarında yatırarak uykuya takılıyor gözler.

 

Buz tutmuştur, yorgun vakitlerden gelen munzur. Kış buğusu tüter mi acep izi kayıp pınarlarından. Kekliklerin nazlı nazlı öter mi yorulan kanatlarını göge açarken. Parklarındaki sohbetler dokunur mu mevsimin ayazına. Nasıl sorsam da dillendirsen günü çalan kaçamakları.Ömrü çürüğe çıkmış yaşlıların, nasihatleriyle esir almaya çalışıyor lar mı, yeni yetmeleri. Neden erkeklerin sakalları mevsime küsmüş gibi uzamış muğlak bakışlardan. Ve dertlerini satar gibi kaldırımlarından hızlı hızlı dolaşanların var mı? Daracık sokaklarında kürsülerde dertlerinin üstünde oturur gibi oturanların var mı, bu mevsimde...

 

Şimdi rüzgar ustura gibi keskin esiyordur. Oysa orda yaşam demek Munzur’un kenarında salkım söğüt, serpilen ardışıklar gibidir. Tedirgin edilmiş duygular ayazı yırtarak yaşamak zorunda. Ve bir ihanet gibi görünse de mevsim, aslında doğa bir aşk gibidir. Nice baharları döller gecelerinde. Nice umutlar emzirir sıcak odalarında. Ve sonra da rüzgarlara salarak içimizdeki olumsuzlukları, umutsuzluğu boğuyoruz mevsimin beyazında.

 

Yeşilin vakti yakındır. Ve artık gülün zarif boynuna dizili günler gibi duruyor mevsim. Dağlarındaki kar suları çağlayanlardan aşağı bir türkü gibi dökülürken, papatyalar fal için bekleyecek aşıkları. Çocuklar beyaz mevsimin ardından dillerini çıkartarak yolcu edeceklerdir. Özgür uçan kelebekler bayraklaştıracak kanatlarındaki renklerde özgürlüğü. Munzur ağa takılmış balık gibi kıvrılacak vadilerden aşağı. Hüzünlü bir mevsimin gidişini müjdelercesine...

 

Baharların karanlıklardan arınmış gün gibidir. Geldi, gelecek.. Kocadı artık kış ve çürüdü zamanın döngüsünde. Fırtınalardan sonra kalan yorgun yürekler, demir atacaklardır baharın limanına. ...        

 

Hüseyin KAYA