Devletin çıkardığı, bütün yurttaşların, kurumların, uymak zorunda olduğu kanunların yanında, ETİK olan kurallar sistemi de vardır. Ülke yaşamında bu değerler, eksiksiz uygulandığında, o ülkede huzurun, güvenin yanında, hak, adalet de ülke yaşamına egemen olur. Temel hak ve özgürlükler güvence altında olur.
Bu değerlerin hayata geçtiği uygulandığı ülkelerde, haksızlıklar, kanunsuzluklar, yaşanmaz. Kanunlar çiğnemez. Temel hak ve özgürlükler, güvencede olur. Daha önemlisi, devlet, HUKUK DEVLETİ kimliğini alır. Uygar diye tanımlanan ülkeler, bu özellikleriyle UYGAR ÜLKELER, kimliğini, alırlar.
Ülkemizde, bir hukuk devletidir. Temel hak ve özgürlükleri, güvenceye alan yasalarla yönetilmektedir. 100 YILLIK Cumhuriyet yönetiminde, ETİK DEĞERLERİN DE önemi vardır.
Bu değerlere sahip ülkemizde, devletin resmi kurumlarının, yanında, özel kurumlarda, devletin çıkardığı, hayata geçirdiği yasalar, kurallar, çerçevesinde, yasalara, kurallara, uyarak, görevlerini sürdürürler. Hangi olağan üstü koşullar, yönetimler olursa olsun, hukuk devletinde, TEMEL YASALAR, yıllanmış ETİK DEĞERLER, kanunsuzluklara, haksızlıklara izin vermez.
Devletin, üretime, istihdama, yönelik yatırımlar, yapmadığı, ekonomik olarak geri kalmışilimize, klasik devlet adamlığı kimliği yerine, çalışkan, proje üreten, kaynak bulan, önyargısız, yeniliklere açık, Sayın Valimiz atandı. Kısa sürede, şehrin çehresini değiştiren projeleri hayata geçirdi. Şehre, gelip görülmek istenen, turistik bir kent, kimliği kazandırdı.
Ülke çapında, hatta dünya çapında, ünlenmiş, Komünist başkanın, şehrimize, belediye başkanı seçilmesi, ilimizin, turistik kimliğini, daha da çok pekiştirdi. İlgi odağı yaptı.
Şehrimizin yeni akciğerleri olan parklardaki, düzenlemeler, tesisler, Vali Beyin, belediye başkanlığı, yaptığı sıralarda, düzenlenen ihalelerle, işletmek isteyenlere, belediyeye ödenecek, belirli birkira karşılığında tahsis edildi. Tahsis edilen tesislerin, kullanacakları alanlar, uyulması gereken kurallar, ihale şartnamesine konularak verilmiştir.
Seçimle, belediye yönetiminin değiştiği aralıkta, tesisler, kendilerine tahsis edilen alanların dışındaki parkları, park yapan, kamuya açık yeşil alanları, çimleri, kanunsuz bir şekilde tesis alanlarına ekleyerek, faaliyetlerini sürdürdüler.
Şehrin en büyük Akciğeri olan MAMEKİ Parkında, yaşanan bu görüntüler, görenleri, üzdü.
Parktaki tesislerden biri de Ünü, ülke sınırları dışına taşmış ülke çapında büyük illerde, yurt dışında, şubeleri olan, tarihi bir ismi taşıyan ünlü ARTUK BEY tesisidir. Böyle ünlü bir markanın ilimizde açılması, faaliyet göstermesi, sevindiricidir. Tunceli kültürüne yakışanıdır. Bir kaç kez misafirlerimle gidip kahve içtiğimiz ünlü renkli marka bir tesisti.
Bu ünlü ARTUK BEY Tesisi, kendilerine tahsis edilen alanların dışında, kamuya ait, kendilerine tahsis edilmeyen, geniş bir yeşil alanı da kullanmak istemiştir. Aynı parkta kurulu, faaliyet gösteren bir başka tesiste, aynı şekilde kamuya ait bir yeşil alanı, kendilerine tahsis edilmediği halde kullanmak istemişlerdir. Yeni belediye yönetimi, görevi gereği bu tesisleri, işletmeleri, zabıta görevlileri ile uyarmış. Kendi alanlarına çekilmelerini, kendilerine tahsis edilmemiş alanları, kamuya ait ortak alanları işgal etmemelerini istemiştir. Tesislerden biri, bu uyarıya uyarak, işgal ettikleri yeşil alandan, çekilirken, ARTUK BEY, bu uyarıya karşı çıkmış. Belediye görevlileriyle, İstenmeyen tartışmalara, görüntülere, yol açmıştır. Hâlbuki ARTUK BEY, yasaları, kuralları, belediyenin, görevlerini, yasalarını, en iyi bilen, uygulayan, kanunsuzluklara, keyfiliklere, itibar etmeyecek kadar ünlü bir Markadır.
Parklardan sorumlu belediye, devletin resmi bir kurumudur. Yasalar çerçevesinde görevini sürdürür. Kurumun, kanunlar çerçevesinde görevini yerine getirmesine, karşı çıkmak, engel olmak, kanunlara, devlete karşı çıkmaktır. Çünkü belediye devletin resmi kurumudur. ARTUK BEY gibi ünlü bir markanın, yasalara, kanunlara karşı çıkması, halka tahsis edilmiş ortak alanları, kullanmak istemesi,ARTUK BEY gibi ünlü bir isme hiç yakışmaz.
ARTUK BEY DE, belediye görevlileri ile yaşananlar, halkı, hepimizi üzmüştür. Kimsenin, kanunları yok sayma özgürlüğü yoktur. Devleti devlet yapan kanunlarıdır. Kurallara, yasalara, herkes, kim olursa olsun, ne kadar büyük, ne kadar ünlü olursa olsun, uymak zorundadır.
Parkın Mimarı, Sayın Valimizi, bu tartışmanın, içine çekmek, taraf olmasını istemek, önyargısız, kanunlardan, yasalardan,yana, taraf olan, devleti, ilde temsil eden, Sayın Valimizin, saygınlığına, gölge düşürür.
Bir önceki yazımda, yeni Belediye Başkanımızdan, kamuya, topluma ait, alanların, kaldırımların, işgalden kurtarılmasını, istemiştim.
Bir önceki yazımı, okumuş, bir okurum geldi. "Senin yazını, okumamışlar. Veya dikkate almamışlar. Yaya trafiğinin, en yoğun olduğu, kaldırımlar, adeta yaya trafiğine kapatılmışlardır. Bunu sokakları gezen, denetleyen, zabıtalar, nasıl görmez. Nasıl müdahale etmezler. Hayret. 50 Kuruşa alınıp 2 liraya satılan suları da yazmıştınız. 50 Kuruşluk sular, hemen bütün kafelerde, lokantalarda, 2 Liraya satılmaktadır. İstersen, bir daha yaz bunları, belki okuyan çıkar" dedi. Gülerek el sallayarak gitti.
Tunceli’yi, şehrimizi merak edip gelip görmek isteyen çok. Bu ilgi, her gün artarak, sürmektedir. Onları hayal kırıklığına uğratmamak için, herkes, her kurum, her kişi, üstüne düşen sorumluluğu, yerine getirmelidir. Tunceli’de, görev yapan, resmi, özel, bütün kurumlar, Tunceli kurumlarıdır. Bütün yükü, belediyeye yüklemeden, herkes payına düşeni yapmalıdır.
Evet yapmalıdır.
DERSİM TUNCELİ HALKININ TARİHİDİR.
DERSİM, Tarihi, M.Ö. 5000 yıllarına kadar uzanır. İnsanlığın, tarihin, ilk ünlü devletleri, AKADLARIN, ARYALARIN, URARTULARIN, ASURLARIN, kurulduğu, hüküm sürdükleri coğrafyanın, bölgenin adıdır.
DERSİM, insanlığın, dünyada ilk kurulan devletlerin, yeridir. Mekânıdır.Tarihidir.
DERSİM, silinmesi, unutulması, mümkün olmayan bir tarihtir. Bir efsanedir. Bir yaşam biçimidir.
DERSİM, 1938 tarihinde yaşanan katliam, sonrası, Tunceli ismini aldıktan sonra, DERSİM adı, resmi kayıtlardan silindi. Devlet katında konuşulmadı, telef uz edilmedi. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayip ERDOĞAN, Başbakan olarak, âdeta yasaklı olan DERSİM adını, ilk kez devlet katında, kullanarak, DERSİM katliamını, dile getirerek, yasaklı DERSİM adını özgürleştirdi. Yıllarca bakanlık yapmış. TBMM başkanlığı yapmış. İBB belediye başkan adayı Binali YILDIRIM DA, Diyarbakır’da yaptığı konuşmada Tunceli demedi. DERSİM dedi. Bir önceki Osman Valimiz, DERSİM DÖRT DAĞ türküsü söylendiğinde eşlik etmişti.
Bugün DERSİM adını yasaklamaya kalkmak, bu yaşanan gerçekleri, kabullenmemek, ret etmektir.
Tarihi bir isme yasaklama getirmek, özgürlüklere, tercihlere, yaşama, tarihe, karşı olmaktır. Bu cumhuriyet yönetimine, hukuk devletine,yakışmayanıdır. Tunceli halkının siyasi düşüncelerine karşı olmak, tarihi değerlerle de karşı olmayı gerektirmez. Bu, hiçbir düşünce yapısına sığmaz
DERSİM bir tarihtir. Bir coğrafyadır. DERSİM DÖRT DAĞ İÇİNDE, nesiller boyu çalınacak, bir türküdür. Tunceli doğumlu, birinin sosyal medyadan‘DERSİM Telaffuzunun hoşa gitmediğini, Feodalizm, diye tanımladığı bir yaşam biçimi değil. Övünülecek, 5000 yıllık tarihin, yaşamın, adıdır. URARTULARDIR. ASURLARDIR. AKADLARDIR.