Dersim Barosu’ndan ‘Çevre Tahribatına’ oturma eylemli tepki Dersim Barosu’ndan ‘Çevre Tahribatına’ oturma eylemli tepki

Dersim Emek ve Demokrasi Platformu, Seyit Rıza ve arkadaşlarını idam edilmelerinin 86’ıncı yılında andı. Seyit Rıza Meydanı’nda yapılan anmada,” 38 Zere Made Kerga’na” ve “Unutmadık, Affetmeyeceğiz” yazılı pankartlar açıldı. Ayrıca anmaya katılanlar idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşlarının fotoğraflarını taşındı. Aralarında Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eş başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, HEDEP Dersim Milletvekili Ayten Kordu, geçmiş dönem HDP Dersim milletvekili Alican Önlü ile çeşitli siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin olduğu anmada öldürülenler anısına saygı duruşunda bulunuldu ve çılalar yakıldı.

Platform adına açıklamayı okuyan Ekber Kaya, Seyit Rıza ve yol arkadaşlarının mezar yerlerinin açıklanması çağrısında bulunarak, “ 15 Kasım 1937 yılında Elazığ Buğday Meydanı’nda idam edilen Seyit Rıza, Fındık Ağa, Uşene Seydi, Aliye Mırze Sili, Hesen Ağa, Hesene İvrahime Qij, Resik Hüseyin’i rahmetle anıyoruz. Arşivler açılsın hakikatler ortaya çıksın, Seyidlerimizin mezar yerleri açıklansın ve ailelerine teslim edilsin, Hakikatle yüzleşilsin” dedi.

‘CUMHURİYET’İN DEMOKRATİKLEŞTİRİLMESİ TÜRKİYE’DEKİ KATLİAMLARDAN YÜZLEŞMEKLE GEÇER’

HEDEP Dersim Milletvekili Ayten Kordu, katliamlarla yüzleşilmesi gerektiğini belirterek, “ Öncelikle bu katliamda yaşamını yitirmiş Pir Seyit Rıza’yı, yoldaşlarını ve binlerce halkımızı saygıyla anıyorum. Biz şunu biliyoruz ki Dersim topraklarında var olan kültürümüz, inancımız ve dilimizle yol aldık. Çerağımızı karanlığa karşı uyandırıyoruz. Annelerimiz sabah uyandıklarında güneşe doğru dönerek ilk darda olanlar için, yitirdikleri için duasını yapar sonra kendisi için duasını isterdi. Biz bu gelenekle büyüyen çocuklarız. Bu topraklarda bu geleneğiyle direnmiş, bu geleneğiyle yaşamını yitirmiş, idam edilmiş, korkmadan idama giden pirlerimizin torunlarıyız. Bu direniş geleneğiyle bu topraklarda var olduk. Bu topraklarda inancı, kültürü için daha özgür daha eşit daha insanı bir yaşam için mücadele ederek yaşamını yitirmiş tüm canlarımızı saygıyla anıyorum. Elbette ki 38 katliamı bir son değildi ondan sonra da bu topraklarda bu zulüm defalarca uygulandı ve devam etti. Biz onun için bu topraklarda konuşurken sadece Dersim coğrafyasını anarken Koçgiri, Zilan ve Ağrı diyoruz. Çünkü bu katliamlar bu faşist ve tekçi zihniyetin o dönemden bu güne aynı zihniyetle devam ediyor. Biz sistemsel mücadeleye karşı her dönemde mücadele ettik bundan sonrada devam ettireceğiz. Bugün meclise soru, araştırma önerisi ve kanun teklifi verdik. Mecliste de bu katliamlara ilişkin sözümüzü söyleyeceğiz. Cumhuriyet’in 200’üncü yılındayız. Cumhuriyet’in demokratikleştirilmesi Türkiye’deki katliamlardan yüzleşmekle geçer. Onun için Dersim halkı olarak hep söyledik. Katliamlarla yüzleşilmelidir, kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Sorumluları da yargılanmalıdır. Dersim isminin iade edilmesini istiyoruz. Dersim’in kayıp kızlarının nerelere verildiği konusunda araştırmalar yapılmalıdır. Mezar yerlerimizin açıklanmasını istiyoruz. Bu ülkede hafızayı silmek için mezarlarımız verilmiyor. Bu mezarlıksızlık politikası hala devam ediyor. Bunun somut örneği cumartesi anneleridir. Hala oturarak evlatlarının mezar yerlerini istiyorlar. Bu zihniyete karşı mücadele hep devam ediyor. Aleviliğimize ilişkin yapılan saldırılara karşı da dilimizi konuşmak, inancımızı sürdürmek, ziyaretlerimizde çıralarımızı uyandırmak, analarımız ile pirlerimizle hakikat yolunda yürümeye devam etmektir” şeklinde konuştu.

‘BUGÜN BİZİM İÇİN KARA GÜNDÜR’

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eş başkanı Çiğdem Kılıçgün Uçar, Seyit Rıza ve yol arkadaşlarını unutmadıklarını belirterek konuşmasını şu sözlerle tamamladı:

“Bugün bizim için kara gündür. 86 yıl önce, Seyit Rıza, oğlu ve 5 arkadaşıyla birlikte asıldı. Seyit Rızayı Erzincan’a çağırıyorlar konuşmak için orda tutukluyorlar ve mahkemeye çıkarıyorlar. O mahkemeyi nasıl yaptılar biliyor musunuz. Mahkeme haftanın hangi günü çalışmıyorsa, o güne denk getirip idam cezasını veriyorlar. Zaten mahkemenin tek işi de bu idam kararını vermekti. Sonrasını biliyorsunuz. Kendisi çıkıyor kürsüye, o kürsüyü kendisi deviriyor. Cumhuriyet kurulurken kimse kimseye sormadı ki sen Kürt müsün, Alevi misin diye. Beraber savaşlara girince de “Siz Alevisiniz ve sizin bizim savaşımızda yeriniz yok demediler. Ama nasıl ki dışarda savaş bitti, ülke kurtuldu, dış düşmanlardan kurtuldular, bu defa da Kürtleri ve Alevileri düşmanlaştırdılar. Bizimle savaşmaya başladılar ve hala da bizimle savaşıyorlar. Sesimizi yükseltelim. Kürdistan’da tek bir hakikat var, o hakikat biziz, sadece bizde de değil, dağımızda, taşımızda, ağacımızda, suyumuzdadır o hakikat. Bugün bu hakikate sahip çıkalım. İdamdan sonra, ‘Dersim kendi kendini idare ediyor, böyle olmaz’ dediler. Devlet bir plan yaptı ve bu plan dahilinde memleketimize gelerek kadınlarımızı, çocuklarımızı, yaşlılarımızı, pirlerimizi öldürdüler. Ziyaret yerlerimizi bombaladılar. Cumhuriyetin bu yüzyılında insanlık ne kadar kötülük gördüyse Dersim halkı hepsini gördü. Ama biz de bırakmadık, vazgeçmedik. Dilimizi, ziyaretlerimizi, pirlerimizi bırakmadık, bundan sonra da bırakmayacağız. Seyit Rıza ve arkadaşları duysun sesimizi. Çocuklarınız, torunlarınız olarak buradayız ve baktığımız yer yerde sizi, sizin direnişinizi görüyoruz. Siz bu devletin önünde diz çökmediniz, biz de çökmedik. Yolumuz sizin yolunuzdur. Unutmadık, unutmayacağız.”

Editör: Mehmet Zafer Ağar