Ergüder ÖNER, DERSİM’DE İKLİM Gazetesi’nin sahibi başyazarı, Ankara’da oturur. Zaman, zaman özlem duyduğu Tunceli’ye gelir. Dostlarını ziyaret eder. Onlarla, dostları ile MUNZUR’UN Kıyısında sağlığa, kadeh kaldırır.
Telefonum çaldı. Baktım. Ergüder ÖNER, “Tatilim bitti. Ankara’ya döneceğim. Dönmeden sizi görmek, Allaha ısmarladık. Demek istiyorum. Neredesin” dedi. “Gazete yerime git. Geliyorum” dedim.
Gittim. Ergüder Bey, gazete yerimde, günlük ulusal gazeteleri gözden geçiriyordu. “Hadi gitmeden önce, seni görmen için bir yere, CENNET Bahçelerine götüreceğim. Görmeden gitme” dedim. Şaşkın şekilde “Olur” dedi.
MUNZUR’UN, İKİ yakasında kurulu, yıllarca hayalini kurduğumuz, 86 bin metrekarelik, şehrin yeni CENNET Bahçesi, Munzur’un kıyısında, Yeşil ağırlıklı Bin Bir fidanla, Bin Bir çiçekle, Bin Bin renge bürünmüş, uzayıp gidiyordu. Her köşesi, türlü türlü fidanlarla, süslü, kurulu oturma gurupları, Kafeteryalar, lokantalar, açılışı, müşteri ağırlayacakları, günleri bekliyorlardı. Halı futbol sahası, halı basket sahası, Oyuncularını, çalınacak düdük seslerini bekliyorlardı. Sahil, Kıyı boyunca uzanan yürüyüş yoluna, adeta halı serilmiş gibiydi.
Yürüdükçe Ergüder Beyin şaşkınlığı artıyordu. “Helal olsun” diyordu. Bu kadar kısa sürede bu kadar büyük bir projeleri gerçekleşmesi, ancak bir mucizeyle mümkün olabilirdi. Aynı şekilde Atatürk Mahallesi’nde kıyı şeridinde de şehrin çehresini değiştiren bu parktan büyük bir parkın daha yapılıp hayata geçildiğini duydum. Henüz gidip Görüp, gezemedim. Bir daha gelişimde birlikte gidip onu da gezelim. Anlaşılan Vali Bey, bu şehre çok güzel şeyler yapmış. Şehrin çehresini resmen değiştirmiş. Kısa sürede hiçbir vali, hiçbir yetkili, bu kadar büyük projeleri, bu kadar kısa sürede, hayata geçiremezdi. Anlaşılan bu Vali Tunceli için bir şans olmalı.
Henüz sözünü bitirememişti ki, Sayın Valimiz, beraberinde iki görevli ile parkta karşımızdaydı. Onu konuşuyorduk O da karşımızdaydı. Parkı geziyordu. Ünlü Atasözüdür. “İyi insan lafının üstüne gelirmiş.” Sayın Valimizde iyi bir insan olmalı ki lafının üstüne gelmişti.
Parkı birlikte gezdik. Parkta hala çalışanlar vardı. Onların yaptıklarına baktı. Bazı eksikliklerin giderilmesini söyledi.
Benim gibi Ergüder Bey de merak etmişti. Bu kadar büyük güzel şehrin çehresini değiştiren, şehre güzellik katan, şehri yaşanır bir hale getiren, projeleri kısa sürede hangi ekonomik güçle nasıl gerçekleştirdiklerini, sormak istemişti. Sayın Valimiz, sorulacak soruyu tahmin etmiş olacak ki “Anladım” dedi. “Gördüğünüz 86 Bin Metrekarelik bu dolgu alanını, dolgu yapan araçların kullandığı mazot parası 900 bin liraya yaptırdık. İki hatta 3 parkı, üstündeki tesislerle birlikte, yapımını, düzenlemesini, 15,5 Milyon liraya gerçekleştirdik. Bütün bunları, şehrin diğer sorunları için İller Bankasından 21 Milyon lira kredi kullandık. Borçlandık” dedi. Bize baktı. Şaşkındık. Bütün bu büyük güzel projeler adeta bedava yapılmıştı. Bedavaya getirilmişti. Üstelik Onlarca yılda yapılamayan, bir yıl gibi çok, çok kısa bir sürede yapılmıştı. Bu DERSİM Tarihine önemli bir kayıt olarak düşecekti. Ergüder Beye, “Bu park yapılmadan önce size sorsalardı. Kaç yılda yapıldığını, ne derdiniz” diye sordum. Tereddütsüz. “Onlarca yıl” dedi.
Sayın Valimizi, kravatlı olarak pek az görmüştük. Bu gün kravatlıydı. Anlaşılan makamından Öğlen arası kalkıp gelmişti.
Ergüder Bey, emekli bir tarım uzmanıydı. DERSİMİN, ünlü endemik DAĞ SARIMSAĞININ, tarlada bahçede herkesin üretebileceğini, Pertek TERMAL Otelinin arka bahçesinde yetiştirerek göstermişti. Şimdilerde de, yine ünlü bir endemik türümüz olan ÇARÇUR mantarının da, her yerde yetiştirilebileceğini söylüyordu. Vali Beyden projesi için destek bekliyordu. Sayın Valimiz de, “Hay, hay” diyordu.
Ergüder Beyin kalkış saati yaklaşmıştı. Yeşil çimenlerin üzerinde köpekler, yuvarlanıyor. Koşturuyorlardı. Henüz tamamlanmamış, parkı süsleyen ünlü yüzme havuzunun yanından geçerken, havuzun güzelliğini, bir kez daha görmek için dönüp baktım.
Havuzun içi çocuk sesleri ile çınlıyordu. Havuzun, etrafı, mayolu, kadın erkek yüzmek isteyenlerle doluydu. Şemsiyelerin altında, açıkta şezlongların üzerinde güneşlenmek için yatmış insanlar, güneşin tadını çıkarıyorlardı.
Tanıdık yüzler, el sallıyordu.
Ergüder Bey, CENNET BAHÇESİNİ, gezip gördüğü için
Teşekkür ediyordu.