RONYA TAŞ’IN, kendi el yazısı ile yazıp çıkardığı derginin adı: “EĞLENCELİ BİLİM.”ff2.jpg

    İngilizceyi, çok iyi konuşup yazan, hatta seven, RONYA, derginin adını, İngilizce yazarak İngilizce sözlüklerle süslemiş. Dergiyi yazarken eğlenmiş. Eğlendirmek istemiş.

    Gazete dergi dağıtımını yaptığımız iş yerini, sık sık ziyaret eden RONYA, büyük babasını çok sevdiği gibi, dağıtımını yaptığımız dergileri de merak eder. BİLİM ÇOCUK dergisinin, hiçbir sayısını kaçırmaz.

    Oyuncaklara, zaman ayırmaz. Onlar, ilgisini çekmez. İlgisini çeken kendisinin yaptıklarıdır. Hep bir şeyler, kendinin eseri olacak şeyler, yapmak ister. İki yaşından itibaren kalem elinden hiç düşmezdi. Sürekli çizerdi. Karalardı. Üç yaşında, çizdiği kaplumbağa resmi, bir ressamın fırçasından çıkmış tablo gibiydi. Onun yaptığına inanmamıştım. “Büyük Baba ben yaptım” deyince de inanmıştım. Gazetedeki köşemde yayınlamıştım. Büyük ilgi görmüştü. Sonraki yine küçük yaşlarda, Bir sergi salonunu dolduracak kadar, yaptığı, görülmeye değer resimleri vardı. İlkokul 3.cü sınıfa kadar yaptığı resimlerle bir resim sergisi açmayı düşünmüştük. Konuyu açtığım O günün, Belediye Başkanı, olumlu bakmış. Salon tahsis edeceğini söylemişti.

    Telefonum çaldı. Açtım. RONYA, annesinin telefonu ile aramış. Kendi telefonu yok. “Büyük Baba, bu akşam annem balık yapmış. Balığı seversiniz. Gelin birlikte yelim” dedi. Koşarak gittim.

     Elinde bir dergi ile beni kapıda karşılayan RONYA, “Büyük Baba, ben de artık dergi çıkarıyorum. Bak. Bakalım. Benim dergimi, Beğenecek misin?” dedi. Elime tutuşturduğu derginin üzerinde ENJOYABLE SCİENCE, alt köşesinde, Hazırlayan RONYA TAŞ yazıyordu. Bilmediğim dilden İngilizce olmalıydı. Derginin adını, Türkçesini sordum. “EĞLENCELİ BİLİM” dedi.

     Sofrada balıklar soğuyordu. Biz RONYA ile dalmış dergiyi inceliyorduk. 26 sayfalık derginin tamamını el yazısı ile yazmış. Yaptığı resimlerle süslemişti. Şaşkındım. Elimde el emeği harika bilimsel bir dergi vardı. Onu tekrar tekrar karıştırırken, döne döne bakarken, Balık yemeyi unutmuştuk.

    RONYA’NIN Dergisi, “ arılar, yeryüzünde silinip giderse, insanoğlu, yalnızca 4 yıl yaşayabilir. Arılar olmazsa hiçbir bitki hiçbir hayvan, hiçbir insan olmaz” diyor.

    RONYA’NIN Dergisi, “duygu ve hareket yeteneği olan, içgüdüleriyle hareket eden canlılara hayvan denir” diye tarif ediyordu.

   RONYA’NIN, Dergisi, MİKROORGANİZMALARI keşfeden, bilim adamı ve MİKROBYOLOJİ bilim dalı hakkında bilgiler veriyordu.

    RONYA’NIN, Dergisi, BAKTERİYİ, kan hücrelerinin geçişini, kasların liflerden oluştuğunu keşfeden, bilim adamını anlatıyor.

   RONYA’NIN, Dergisi, memeli gece uçan YARASALARIN, çıkardığı seslerin, çarptığı nesnelerde, yansıması sayesinde yönlerini bularak karanlıkta avlandıklarını anlatıyordu.

   RONYA, İngilizce, ENJOYABLE SCİENCE başlıklı dergisinin altına yine İngilizce,

                Meet  With The  Life

                     On The  World

                 Dünyadaki Canlılarla yaşamla tanışınız.

                  Diyor. RONYA

fff3.jpg

            +     +       +

     KADIN YAŞAM MERKEZİ AÇILDI.

     Belediye Başkanlığının, İSMET PAŞA Parkının yanı başında, eski hükümet konağının karşısında belediyeye ait bir zamanlar, lokanta, fırın olarak işletilen mekânı, KADIN YAŞAM MERKEZİ olarak düzenlemiş.

    Açılışı,  davul zurna eşlinde büyük bir katılımla, bayram havasında yapıldı. Yeni mekânı, kadınların yaşam buluşma merkezi olarak görmek, isteyen kadınlar, büyük bir çoğunlukla oradaydılar. Yanlarında çocukları da vardı.

   Halktan insanların yanında, ilin resmi kurum yetkilileri, Üniversite Rektörü, Bölge Jandarma komutanı, Vali yardımcıları, Emniyet Müdürü, Milli Eğitim Müdürü, Belediye Başkan yardımcıları, kurum Müdürleri de açılışta bulunmak için gelmişlerdi.

   Vali Bey, her zaman yaptığı gibi yine vaktinde gelmişti. Doğruca kadınların toplandığı yere gitti. Dostları çocuklar, etrafını sarmışlardı. Kadınların, tek tek elini sıkan Sayın Vali, onlara resmi değil, sıcak bir şekilde dostane yakınlık gösterdi. Onları, açılış için düzenlenen kurdeleyi kesmeye çağırdı. Kurdele kesilmeden önce bir konuşma yapan Sayın Vali Bey, “Tunceli’nin ihtiyacı olan Tunceli’yi kalkındıracak güzelleştirecek çokça projeleri hayata geçirirken, sizleri de unutmadık. Sizlerin de dinlenebileceğiniz, bir araya gelebileceğiniz, spor yapabileceğiniz bir mekânı da sizler için hazırladık. Sizlere tahsis ettik. Bu mekân artık sizlerin, istediğiniz zaman gelip burada çayınızı kahvenizi içip dinlenebileceksiniz. Spor yapabileceksiniz. Hayırlı olsun” dedi.

   Kurdeleyi, başta Sayın Valimiz olmak üzere açılışta bulunan devlet protokolü kesmedi. Hayatında böyle bir onurlandırma görmemiş, yaşamamış, yaşlı, yoksul, kadınlar kesti.

   İçeride modern spor aletleri ile düzenlenmiş, iki spor salonunun yanında, dinlenme, çay, kahve, içilecek bir salon düzenlenmiş. Bu kadar güzelliklerin yanında mekâna güzellik, değer, katacak, anlamlı kılacak, kütüphane, bir üst kattaydı. Yoğunluktan çıkıp kütüphaneyi gezemedik. Daha önceki yıllarda gidip gezip gördüğüm kütüphanenin zenginliğini, güzelliğini, önemini, bu köşede dile getirmiştim.

    Sayın Valimiz, dostları ile buluşmuş gibiydi. Şehrin renklerinden, SULTAN ABLA, çocuklar, etrafını sarmış sarmaş dolaşlardı.

   Davul zurna eşliğinde, el ele tutuşan bayanlar, halay çekerken, açılış, bir bayram şenliğine dönüşmüştü.

   Kadınlara, bütün dünyada duyulduğu gibi Tunceli’de de özellikle büyük saygı duyulmakta, değer verilmektedir. Onlar, ikinci sınıf, değil, birinci sınıftırlar.

f1.jpg