İstanbul'da uzun yıllar bazı televizyon ve gazetelerde çalışan 50 yaşındaki Canerik, şehir hayatından sıkılınca 2006 yılında memleketi Dersim’in Pülümür ilçesine bağlı Kırmızıköprü köyüne döndü.
Ailesinden kalma tek katlı eve yerleşen Canerik, zamanla yöredeki insanların kültürünü, tarihini ve yaşadıkları olayları konu alan belgeseller çekti. Tabiatla iç içe yaşam sürdüğü köyünde birkaç sene arıcılıkla da ilgilenen Canerik, daha sonra bölgedeki yaşlılardan dinlediği eski masalları kitaplaştırmaya başladı. Topladığı verileri arşivleyerek gelecek nesillere aktaran yazar Canerik, yaklaşık 7 yıldır da il merkezi ve ilçelerde belirlediği noktaları yeşillendirmek için çaba harcıyor. Özellikle sonbaharda palamut ekimine ağırlık veren Canerik, haftanın belirli günlerinde evinden ayrılarak aracıyla ormanlık alanlara doğru seyahat ediyor.
TOPLADIĞI PALAMUTLARI DAHA SONRA TOPRAKLA BULUŞTURUYOR
Bu sayede el değmemiş güzellikler arasında vakit geçiren Canerik, olgunlaşan meşe palamutlarını zorlu bir çalışmayla dalından toplayıp çantasına yerleştiriyor. Ardından atıl ve kıraç arazilere rotasını çeviren Canerik, meşe palamutlarını çapa yardımıyla kazdığı çukurlara koyarak toprakla buluşturuyor.
Yaban hayvanlarını da yakından görme fırsatı bulan Canerik, son olarak Nazımiye ilçesindeki yaklaşık 2 bin 500 rakımlı Düzgün Baba Dağı'nın eteklerinde palamut ekimi yaptı. Yazar Caner Canerik, kentin doğayla barışık ve birleşik yaşamaya çalıştığını söyledi.
Palamut ekimine yaklaşık 7 yıl önce başladığını ifade eden Canerik, şöyle konuştu:
"İlimizde birçok hatıra ormanı yapılıyordu ya da insanlar gönüllü olarak bazı bölgeleri ağaçlandırmak istiyorlardı. Dikilen ağaçlar bir süre sonra bakımı yapılamadığı için kurumaya terk ediliyordu. Ağaçların bakım işi dikmekten çok daha ciddi bir maliyet istiyor. Palamut ekimi de bu bağlamda çok daha kolay olan bir yöntemdi. İlk etapta 300 palamut ektim ve bu sayı zamanla 2 bine kadar ulaştı."
"ORMANLAŞTIRMAYI BAŞARABİLİRSEK PORSUK BURALARDA RAHAT YAŞAYACAK"
Canerik, palamut ekiminin çok ciddi bir emek istemediğine işaret ederek, bugüne kadar toprakla buluşturduğu palamutların yüzde 25'inin filizlenerek boy verdiğini anlattı.
Palamutları genellikle kıraç arazilere ektiğini dile getiren Canerik, "Kentte karşılaştığım en önemli ve özel canlılardan bir tanesi porsuk olmuştu ve bu hayvanı açık alanda yaşadığı için görmüştüm. Bu coğrafyada fidan dikme faaliyeti altında ormanlaştırmayı başarabilirsek, porsuk buralarda çok daha rahat yaşayacak ve bir ekosistemi tekrardan yaratmış olacağız." dedi.
Kitaplarını doğada yazdığını belirten Canerik, sözlerini şöyle tamamladı:
"Sürekli olarak kapalı alanda çalışmanın getirdiği dezavantajlar var. Beş sene önce masal derlemeye başlamıştım ve bunları yazarken kapalı bir alanda yazmak istemedim. Doğadaki yaklaşık 80 alana masa ve sandalyemi götürerek çalışmalarımı yaptım, inanılmaz derecede verimli oldu. Bunun yanı sıra sonbaharda palamut ekimine çıkmak psikolojik olarak çok iyi geliyor. Bir anlamda yaptığım işin olumsuzluklarından kopup doğanın tam içerisine geliyorum ve müthiş rahatlıyorum."