Edebiyatımızın değerli yazarlarından olan Bekir Yıldız hikaye, roman ve röportaj türünde çok önemli eserler vermiştir. Özellikle Güneydoğu insanının yaşamını ve yaşam mücadelesini hikayelerinde başarıyla yansıtmıştır. Bedrana, Kara Çarşaflı Gelin, Halkalı Köle ... gibi eserleri başarılı sinema yapıtları arasına girmiştir. Bekir Yıldız Almanya'ya çalışmaya giden insanlarımıza da hikayelerinde yer vermiştir.

       Bekir Yıldız'ın kendisi de Almanya'da kalmış, orada yaşayan insanlarımızın yaşama serüvenini gözleme olanağı ortaya çıkmıştır. Almanya’da çalışan insanlarımızın karşılaştıkları ekonomik, sosyal ve kültürel açmazları da göstererek düşünmemizi sağlayacak eserler vermiştir. Bu eserleri okuyanlar onun toplumcu-gerçekçi çizgide verdiği eserlerin ne kadar etkili olduğunu bilirler. Bizler onun eserlerini okuyarak insanlarımızı tanıdık, eserlerinden çok şeyler öğrendik. Bir ülkeyi tanımanın, sorunlarını öğrenmenin, aydınlık yarınlara ulaşmanın bu tür yazarların eserlerini okumaktan geçtiğinin farkına vardık.

       Kara Vagon, Kaçakçı Şahan, Demir Bebek, Sahipsizler, Alman Ekmeği, Reşo Ağa…gibi hikaye kitaplarını okurken ne kadar etkilendiğimizi anlatmak kolay değil. O'nun hikayelerinde yaşanmışlıktan gelen bir gerçekçilik vardır. Has okuyucular yurdun bu gerçeklerini okuyarak sarsıntıya uğradılar ve kendilerine geldiler. Bekir Yıldız'ın eserleri insanlarımızı uyarma ve uyandırmada önemli işlevler görmüştür. Ülkemizin aydınlık düşünen insanlarının çoğu, onun eserlerini okumuş ve ne kadar az şey bildiğinin farkına varmıştır. Bu eserleri okuyanlar, ülkenin her yerinde yaşayan insanlarına bütünlüklü bir bakış açısının gerekliliğini görmüşlerdir. İnsanı, toplumu, dünyayı anlamak, yorumlamak, değiştirmek yaşadığımız toplumun gerçeklerini bilmekten geçiyor. Toplumu kavramada Bekir Yıldız'ın hikayelerinin insanı derinden sarsan bir özelliği vardır. Okunduğunda aklınızdan kolay kolay çıkmaz, sorunu derinliğine kavrarsınız.

       Bekir Yıldız'ın hikayeleri yalnız ülkemiz insanları için değil, başka dillere çevrildiğinde de aynı etkiyi yaratacak değerdedir. Toplumcu-gerçekçi edebiyatla ilgisi olanlar,Bekir Yıldız'ı okumadan edemezler. Özellikle röportaj tekniğini çok iyi kullanmıştır, okurken hiç sıkıntı çekmez, zorlanmazsınız. Bekir Yıldız'ı liseli yıllarımda tanımaya başladım, eserlerini çok sevdim, tamamını okudum diyebilirim. Bekir Yıldız'ın güçlü bir anlatıcı olduğunu okurken hemen fark edersiniz.

Bekir Yıldız'ın hikayeleri dışında çok değerli romanları da vardır. Toplumsal sorunları roman türünün olanakları içinde anlatarak gerçekleri gözlerimizin önüne sermiştir. ''Evlilik Şirketi'' adında neredeyse küçük bir roman boyutunda uzun hikayesi vardır. Bu uzun hikayede evlilik kurumunu ele alıp değerlendirmiştir. Birbirlerini seven bir karı koca evliliklerinin dokuzuncu yıl dönümünde evliliklerini masaya yatırırlar. Bu karı kocanın bir kız, bir oğlan iki çocukları vardır. Herkes çocukluğundan itibaren yaşadıklarını, kendisini, yalansız dolansız anlatacaktır. Uykularının kaçtığı bir gece kendilerini anlatmaya başlarlar. Anlattıkça bilmedikleri, öğrenmek istemedikleri durumlarla da karşılaşırlar; kıskançlıklar su yüzüne çıkar.

          Önce koca kendini anlatır; cinsel bilgisizlikleri, yanlış cinsel bilgilenmeleri, trajikomik durumları. Daha sonra kadın da kendini anlatmaya başlar; cinsel yaklaşımlarını, cinsel eğilimlerini, çocukluktan itibaren yaşadıklarını. Anlattıkça sıkılırlar, sinirleri gerilir, yanlışlıklar, tabular bir bir ortaya çıkar. Bir de ekonomik çıkmazların mutluluğu gölgelediği, ayrışmayı hızlandırdığı gözlenir. Tartışmaların, konuşmaların sonunda mutlu, kusursuz evliliklerin ancak düzgün bir gelirle mümkün olabileceği sonucuna varılır. Okuduğunuzda göreceksiniz çok cesur bir şekilde sorgulanır evlilik kurumu. Çıkarsız birlikteliklerde ancak düzgün bir şekilde yürüyebilir her şey. Ekonomi düzgün değilse, sürekli bir çatışma ortamı doğar evde. Ekonominin ters gitmesi çiftler birbirini ne kadar severse sevsin, bir süre sonra evlilik kurumu çatırdamaya başlıyor. Evlilikte bazen ekonominin dışında da tatsızlıklar olabiliyor. Hem kadın tarafından, hem de erkek tarafından yaşlılara bakmak zorunda olmak evlilik kurumunu çatırdatan etkenler arasına girebiliyor. Yetişme biçimlerinden, önyargılardan kurtulamayan çiftler yeterli bütünleşme ve mutluluk sağlayamıyor. Bu hikayedeki karı kocanın konuşmaları aşağı yukarı evliliklerin çoğunda görülebilen tatsızlıklardan. Evliliğin bu kadar cesurca değerlendirildiğini, masaya yatırıldığına hiç rastlamamıştım. Neredeyse hemen hemen herkes yaşanan tatsızlıkları, sevgisizlikleri saklıyor. Saklanan, gizlenen hiçbir şeyde düzelme, gelişme olmaz.

         Bekir Yıldız '' Halkalı Köle '' , '' Aile Savaşları '' adlı romanları da evlilik kurumunu ele almıştır. Bu romanları da okuduğumuzda Evlilik Kurumu içindeki insan gerçekliğini, çatışmaları, nedenlerini daha iyi göreceğiz, kavrayacağız. Bekir Yıldız'ın anlattıkları günümüz insanına hiç de yabancı değil. Okurken anlatılanlarda kendimizi de bulacağız. Okudukça insanı, aileyi ve toplumu daha iyi tanıyacağız. Bu eserler insan olarak yanlışlıklardan arınmamızı sağlayacak türde emek ürünleridir.