VAHŞETİN RESMİDİR.

Gazeteci Ercan TOPAÇ geldi. Telefonunu açtı. “Gel bak hocam. Bu resmen vahşettir” dedi. Telefona baktım. Acımasızca işlenen bir vahşetin görüntüleriydi. Nesli tükenmekte olan bir doğa güzeli VAŞAGIN, DERSİM coğrafyasında katledilmiş, görüntüleriydi. Doğa sevdalısı bir DERSİMLİ olarak büyük bir üzüntü duymanın yanında utandım. Bu yalnız DERSİM Doğasının zenginliği değildi. Ülkenin hatta dünyanın doğa zenginliğiydi. Ona kıymak, üstünde yaşadığımız doğaya, insanlığa kıymaktı. Hangi zalim bunu yapabilirdi. İçimizde hala böyle insanlık değerlerini taşımayan zalimlerin olması beni ayrıca korkutmuştu.

  Ercan Topaç’tan sordum.  Erzincan’a giden Cenan KONAK adlı vatandaş, Pülümür Karayolu üzerinde, Nazimiye ilçesine ayrılan yol mevkiinde kara yoluna yakın ölmüş bir domuz leşini görmüş. Arabayı durdurmuş. Bakmış. Domuz leşinin yanında, nesli tükenmekte olan ölü Vaşak. Ellemiş. Bakmış vücudu hala sıcak. Yakın zamanda öldürülmüş, Olmalı. İncelemiş. Boynunda yara izi varmış. Domuz etini yemeğe gelmiş. Onu gören canavar, katletmiş. Giderken gören vatandaş, Erzincan dönüşünde bakmış. Vaşak ölüsü yerinde yok.

     Bunu yapan her kim olursa olsun bir canavardır. Doğa güzelini katleden elleri kırılsın. Tespit edilirse yüzüne tükürülüp insanlıktan sınır dışı edilsin. Atılsın.

      Doğada yaşayan kuşu, Kekliği, Dağ Keçisini, Yaban domuzunu, yılanı, kurdu, daha binlerce çeşit canlıyı, katletmek, resmen doğayı katletmektir.

   Doğa, üstünde yaşayan canlılarla, var olur. Yaşar. Onlar olmadan doğa olmaz. Yaşayamaz. Yaşamın olmadığı çöle dönüşür. Doğaya hayat veren, renk veren, zenginleştiren, onlardır.

   İnsanlıkta, doğasız yaşayamaz. Çiçekleri, bütün renkleri orada görürüz. Onun güzellikleriyle resim yaparız. Şiir yazarız. Roman yazarız.

    İnsanlık için, yaşam için bu kadar hayati, yaşamsal, değerleri katletmek, insani değerlerle örtüşmez.

     Doğayı süsleyen zenginleştiren Bir canlıyı, yemek için veya sadist duygularını tatmin için avlamak, katletmek, artık günümüz dünyasında vahşettir. İnsanın yapacağı bir eylem değildir.

     Giderek artan, nüfusla, yerleşim alanlarıyla, daralan, üstündeki türleri, azalan, tükenen, günümüz dünyasındaki doğayı, korumak insan olanın, insanlığın, öncelikli görevi olmalıdır.

    +   +     +

  YABAN HAYATININ DOSTU

   Ercan TOPAÇ’la, vahşetin resmi üzerine konuşurken, Ovacık şehir girişine yakın, MUNZURUN kıyısında, YURT Dışından gelip kendisine doğayla baş başa kalacak bir dünya kuran MAHMUT UTAN isimli bir DOĞASEVERİ, bu vahşete bir örnek olarak anlattı. 

  Mahmut UTAN isimli vatandaş, yurtdışından gelip, Ovacık Güney konak köyü Ovacık Tunceli karayolunun yakın MUNZURUN kıyısında turistik bir tesis kurar, yaz mevsiminde, yırt dışından gelen turistleri, kurduğu tesiste, doğa ile baş başa organik bir ortamda ağırlar. Bu güzel projesinden dolayı da ödüller alır, ünü yurt dışında yayılır. Mahmut isimli vatandaş, doğayı o kadar çok sever ki, günlük yaşamını doğaya, doğaüstündeki zenginliklere, hayvanlara ayırır. Onlarla özel bir yaşam özel bir dünya kurar.

   Bu örnek insanı gidip gören Ercan TOPAÇ, heyecanla anlattı. ”Gittim gördüm. Adam resmen kendini doğaya adamış. Kümesinde beslediği hayvanlarla, dostluk arkadaşlık kurmuş. Onlara anlatıyor. Onlarda pür dikkat dinliyorlar. Haydin gidelim diyor. Peşine takılıyorlar, arkadaşça konuşarak yürüyorlar.

   Tavukların bir numaralı düşmanı tilkilerde, bu arkadaşlık ortamına katılmışlar. Tilki ailesi bu mevsimde soğuklarda, yeterince beslenemediğinden akşamları gelip Mahmut beyin kapısını çalarlar. Önce pencereden kendilerini gösterirler. Fark edilmezlerse kapıyı çalarlar. İçeri alınırlar. Gidip kurulu sofrada karınlarını doyururlar. O Kadar güvenilir bir dostluk kurulmuş ki, yatakların üzerinde bile gezinirlermiş. Bir gün Utan ailesinin horozları kaybolur. Ararlar bulamazlar. Gece olur. Gece saat 3 sıralarında dışarıda tilkinin bağrışları duyulur. Gidip kapıyı açarlar. Horozla kümes hayvanlarının düşmanı tilkiyi kapının önünde kapının açılmasını beklediklerini görürler. Her ikisinde içeri alırlar. Tilkinin karnını doyururlar. Sever okşarlar. Kapıyı açarak doğaya salarlar. Tilkinin adını ÖZGÜR koymuşlar. Özgürün eşi İkide çocuğu varmış. Akşam önce çocukları gelirmiş. Sonrada Özgürle eşi gelirmiş. Mahmut Beye, ’Bu kadarını nasıl yapabiliyorsunuz anlamında soruma, ‘Buranın ağır kış koşullarında yaban hayvanları insanların yardımına ihtiyaç duyuyorlar. Onlara insan olarak yardımcı olmamız gerekiyor. Bu duyarlılıklarından örnek davranışlarından dolayı kendilerini tebrik ettim” dedi.

   Ben de güzel bir örnek oldukları için Doğasever, doğa dostu, UTAN Ailesine, onlarla bu güzellikleri paylaşan, kamuoyuna duyuran, ERCAN TOPAÇ’A, teşekkür ettim.