SUÇUMUZ İNSAN OLMAK

        Birbiri ardına ulu çınarlar devriliyor: Yaşar Kemal, Alaattin Bilgi, Fikret Otyam, Tarık Dursun K. arkasından Oktay Akbal 29 Ağustos 2015 tarihinde aramızdan ayrıldı. Bu adlar sanat dünyamızın çok değerli, çalışmalarıyla kültür hayatımıza önemli katkılarda bulunan insanlarıydı. Eserleriyle gençlerin aydınlanmasında, bilimsel bir dünya görüşüyle donanmasında katkıları büyüktür. Saydığımız adlar roman, öykü, felsefe, resim, fotoğraf, deneme alanlarında çok değerli ürünler ortaya koymuşlardır.

        Oktay Akbal adını ortaokuldan beri tanırım. Okul kütüphanesine sık sık girer çıkardım. Kütüphane bir öğrencinin gözetiminde her zaman açık bulundurulurdu. Milli Eğitim Yayınları ve Varlık Yayınları çoğunluktaydı. Özellikle Varlık Yayınları’nın çıkardığı kitaplar çok dikkatimi çekerdi. Varlık Yayınları arasından edebiyatımızın değerli adlarını bulabilirdiniz. Yine bu yayınlar arasında “Suçumuz İnsan Olmak” adlı roman dikkatimi çekti. Kitabın başlığı da çok çarpıcıydı. İnsan olmak neden suçtu? Biz insan olmak için çalışmıyor muyduk? Buna benzer sorular kafamda dolaşmaya başladı. Kitabı okuduğumda yaşadığımız insanlık durumları anlatılmakta, yaşam her yönüyle sorgulanmakta, yapılan yanlışlıklar gözlerimizin önüne serilmektedir. Bu türden kitaplarla karşılaştığımızda hayata bakışımız değişmekte, insancıl bir anlayış ortaya çıkmaktadır. Oktay Akbal’ın bu kitabı hiç aklımdan çıkmayan kitaplardan biridir.

        Oktay Akbal’ın başka kitapları da vardır. Bunlardan biri, belki de en önemlilerinden olan “Hiroşima’lar Olmasın” adlı kitabıdır. Bu kitapta atom bombası felaketi anlatılmaktadır. Atom felaketini ve sonuçlarını anlatabilmek, bir daha böyle felaketlerin yaşanmaması için insanların bu konuda bilgilendirilmesinin gereğine inanır. Bu inançla kitabını yazmıştır. Bu kitabı okuduğumuzda atom felaketinin sonuçlarını görürüz, bir daha böyle felaketlerin yaşanmamasını isteriz. Nükleer savaş konusunda insanların uyanık olmasının önemini vurgular.

        Oktay Akbal çok yönlü bir yazarımızdır. Hikayelerinin, romanlarının dışında; deneme, eleştiri, anı kitapları da yazmıştır. Bu kitaplarından edebiyatımızın gelişim evrelerini izleriz, başka şairleri ve yazarları tanırız. Oktay Akbal’ın başka yazarlar ve şairlerle ilgili değerlendirmeleri de çok önemlidir. Bunları söyleşi havası içinde, insanı sıkmadan gayet güzel bir şekilde anlatır. Onun denemeleri, eleştirileri okurları edebiyat kitaplarının sıkıcılığından kurtarır. Edebiyat okurlarını insan ruhunun derinliklerine kadar götürür. 

        Oktay Akbal 1951’den 1956’ya kadar Vatan Gazetesi’nde kitap tanıtma ve edebiyat yazıları da yayınlamıştır. Daha sonra Vakit, Cumhuriyet ve Barış gazetelerinde yazdı. Ölümüne kadar Cumhuriyet Gazetesi’nde yazarlığını sürdürmüştür. Cumhuriyet Gazetesi’ndeki yazıları çok etkileyicidir, gençlerin edebiyat bilinci kazanmasında, okuyucuların düşünsel gelişiminde önemli katkıları olmuştur. Oktay Akbal’ın güzel Türkçesi, geniş okuyucu kitlesine ulaşmada etkili olmuştur. Dilin güzel kullanımına dikkat eder, herkesin dili güzel kullanmasını ister. Oktay Akbal bir kültür emekçisi olarak çok büyük hizmetlerde bulunmuştur. Albert Camus’un Veba adlı romanını o güzel Türkçesiyle okuyuculara kazandırmıştır. Çeviri alanında da ustalığını göstermiştir.

         Oktay Akbal önemli edebiyat ödüllerinin de sahibidir.1958’de “Suçumuz İnsan Olmak” adlı eseriyle Türk Dil Kurumu Ödülü’nü, 1959’da “Berber Aynası” yla Sait Faik Hikaye Armağanı’nı kazandı.

        Eserlerinden bazıları: Önce Ekmekler Bozuldu, Aşksız İnsanlar, Dondurmalı Sinema, Yeşil Ev, Yalnızlık Bana Yasak, Yaşamı Yeniden Kurmak, Gençler Bize Bakıyor…

        Bu değerli yazarın kitaplarından, gazete yazılarından güzel düşünmeyi, doğru düşünmeyi öğrendik. Ölümüne kadar yazılarıyla hep genç kaldı, hiç yaşlanmadı. Oktay Akbal doksan iki yıllık ömrünü dolu dolu geçirmiştir. Kitapları onu ölümsüzleştirecek.