Pazar günüydü. Gazete yerine gidiyordum. CORONA yasağı dolayısı ile her taraf kapalıydı. Sokaklar, sessizdi. Sokakların sakinleri köpekler, korkusuz, rahatlardı. Yatacakları gölgelik yerleri arıyorlardı. Seyit RIZADA, yerli turist misafirler vardı. Tunceliyi, gezip görmeye gelmişlerdi. Bu günlerde DERSİMİN endemik(başka coğrafyada bulunmayan)güzelliklerini görmeye gelen, çokça misafirlerimiz vardı.
Sokaklar, arabalarla, doluydu. Yollarda araçlarla doluydu. Yaya geçitlerinden geçmek bile korkuluydu. Taşıt araçları resmen yaşamı esir almışlardı.
Gazete yerime yakın bir yerde, minibüsten inen biri, bana, ’hocam, hocam.) diye seslendi. Durdum. Bekledim. Geldi. ’Hocam yazılarını takip eden bir okurunum. Yazılarınla sorunlarımıza parmak basıyorsun. Anlatacağım sorunumuzda hepimizin, bütün Tunceli Halkının, ortak sorunudur. Lütfen bu önemli sorunu da dile getir.’ Dedi. Hayırdır. Tuncel’inin ortak sorununu, nedir. Anlat. ’Dedim.’ Hocam. ’Dedi. Bir gün sizi alıp iki ünlü vadimizde gezdirelim. Doğamızın göz bebeği iki akarsuyumuza, bakın ne büyük kötülükler yapılmaktadır. Görünüz. Akarsularımızın, kenarında kurulu tesisler, günlük bütün pisliklerini akarsulularımıza atıp, akıtıp, akarsularımızı resmen kirletiyorlar. Bir yetkili, bir Allahlın kulu çıkıp, ’Ne yapıyorsunuz. Demiyor. Bir tek tesis. Bile pisliklerini suya atmadan bir çözüm üretmemişler. Marmara denizi gibi bizim ünlü, aynı zamanda kutsalımız, akarsularımızı da, Marmara gibi kirletmek, kullanılmaz, çevresine zarar verecek bir hale getirilmek isteniyor. Buna engel olmak için herkesi, duyarlı olmaya, bu önemli toplumsal sorunun üzerinde durmaya çağırıyorum. Sizden de bu konuyu köşenizde dile getirmenizi istiyorum.’ Dedi.
Kendilerine duyarlılığından dolayı, bizi haberdar ettiği için teşekkür ettim. Bu önemli ortak sorunumuzu köşemde yazacağıma söz verdim. Memnuniyetini ifade eden gülümsemeyle el sallayarak uzaklaştı.
Munzur Gözeleri, Munzur Suyu, Munzur Vadisi, Pülümür Suyu, Pülümür Vadisi, Tunceli Halkının, ortak kutsallarıdır. Değerleridir. DERSM doğasını, var eden, zenginleştiren, süsleyen, yücelten, Değerleridir.
O kutsalları, o değerleri, kirletmek, Tunceli Halkına, yapılmış en büyük hakarettir. Kötülüktür.
Hiç kimse bu kötülüğü yapmaya kalkmasın. Hele Tuncelili olup bu kötülüğü yapmak Tunceli Halkına yapılmış en büyük ihanettir.
Yetkili kurumlar, mutlak harekete geçmeli, Akarsuların kıyısında faaliyet gösteren tesislerin atıklarını nereye attıklarını tespit edip, gereğini yapmalı, atıkları akarsuya karışıp kirleten kurumlar, uyarılmalı, gerekli işlemler yapılmalı, gerekli tedbirleri almayan tesislerin faaliyetleri yasal olarak durdurulmalıdır.
Eskilerde, akarsularımızın kıyısına kurulup akarsularımızı kirleten tesislerin olmadığı yıllarda, Munzur Suyu, kıyısındaki insanlar, Munzur Suyunu, aynı zamanda, içme suyu olarak kullanmaktaydılar. Şimdilerde insanlar, o kutsal mekândan gelen suyu, temizlikte bile kullanmamaktadırlar.
Yazarken beni izleyen, haberdar olan, SEVCAN,’ hocam, akarsularımızın kirlenmesini dile getirirken, vadilerimizin, piknik alanlarımızın kirlenmesi de, önemli bir sorundur. Geçen Pazar Munzur Vadisinde, piknik yapmak için gittik. Zor bela bulabildiğimiz bir yerde, gördüklerimiz, gelirken, uğradığımız mekânlardaki, gördüğümüz kirlilik, atıklar, bizi çok endişelendirmiş. Üzmüştü. Özellikle hafta sonları, her iki vadide piknik alanları, doluyor. Bazı piknikçiler duyarlılık gösterip, çevreyi kirletmemeye, geride atık bırakmamaya özen gösterirken, bazı duyarsızlarda, çevreyi kirletip gidiyorlar. Bu kirlilik suya, torağa karışarak doğanın kirlenmesine yol açmaktadır. Dedi.
SEVCAN, ,gördüklerini, yapılması gerekenleri en açık güzel bir şekilde ifade etmişti. Herkes üstüne düşen bu yaşamsal soruna duyarlılık göstermeli, gerekeni yapmalıdır.
Lütfen doğamızı kirletmeyiniz.
Kirletende izin vermeyiniz.