O yaşama, biz ona doyamamıştık. Yeni yılın ikinci günüydü. Gün yeni doğmuştu. Kara haberi günün ilk saatlerinde almıştık. Çok sevdiği 3 yaşındaki DENİZ’İ, bizi, sevenlerini, kıyısında piknik yapmaya doyamadığı MUNZUR’U, KUTU DEREYİ, sonsuza dek bırakıp gitmişti.
O kara günün acısı, dinmeden, artarak hep sürmüştü. Annesinin gözyaşları, bir kaynak suyu, olmuş. Akıp duruyordu. Özlemi, giderek artıyordu.
Kara günün yıldönümüydü. Annesi sabaha kadar uyumamıştı. Kavuşup sarılacak hasret giderecekti. Heyecanı büyüktü. Gözyaşları ile birlikte içini dökecekti. Her zamanki gibi ağlayarak kızarak, “Acelen neydi oğlum. Sıra bizde iken sen niye acele ettin. Deniz’i, nasıl babasız bırakıp gittin. Sen hayatı severdin. Sevenlerin arkadaşların çoktu. Nasıl Bırakıp gittin. Deniz’e, bize acımadın mı?” diyecek ağlamaktan gözleri şişecekti.
Gazete işine başladığı 1992 yılından beri sürekli yanında olan yakın arkadaşlarından Haydar,( HEYDO diye hitap ederdi.) aradı. “Yarın GÜRAY’IN yıldönümü, ben de gelmek istiyorum” dedi.
Yakın arkadaşı Taksici MUZAFFER, aradı. “Hocam, GÜRAY rüyamda gelip benden sigara istedi. Ben de ziyaretine gelip bir paket sigara ikram etmek istiyorum” dedi.
Büyük annesi ile büyük babasının yanında yatıyordu. Sanki onların kucağında gibiydi. Yanındaki çam ağacı büyümüş, bizi karşılar gibiydi. Yanı başındaki elma ağacını budamışlar, kendini yenilesin diye. Gökyüzünde üstümüzden v şeklinde dizili uçan göçmen kuşlar, batıya doğru uçuyorlardı.
Annesi, çektiği acı üzüntü içinde kendini oğlunun üstüne attı. Kolları ile sarmaladı. Kucakladı. Öptü. Öptü. Öpmeye doyamadı. “Acelen neydi. Niye bizi bıraktın” dedi. Gözyaşları yüzünde sel oldu. Kardeşi DEVRİM, abisinin üstüne kapanıp, çiçek buketini örterken, sessizce gözyaşı döküyordu.
Sevip ziyaretine gelen arkadaşları, gözleriyle onu arar gibilerdi. Onlar da özlemişlerdi.
Ana yüreğinin acısı bir türlü dinmiyordu. Kucakladığı kolları ile sardığı oğlundan ayrılmak istemiyordu. “Niye bırakıp gittin. ACELEN NEYDİ?” deyip söyleniyordu. Kızıyordu.
Kara bir günün yıl dönümünde, yine onunlaydık.
O, yaşama biz ona doyamamıştık.