İstanbul’dan, gelmiş. Tanıdıkları, bana yönlendirmişlerdi. Gazete yerime geldi. Herkes gibi yüzü maskeliydi. Sesinden tanıdığım biri değildi. Benim gibi yaşlı biriydi.’ Siz misiniz? Diye sordu. Evet. Benim. Buyurun. Dedim. İstanbul’dan, Tuncel’ine, taşınmak, yerleşmek için geldim. Yerleşmek içinde, bir ev almam gerekiyor. Bana yardımcı olurmuşsunuz .’Dedi.’ Buyurun oturun dedim. Oturdu.
İstanbul, sözünü duyan SEVCAN, tedirgin bir halde, ’Hocam ben çıkıyorum. İhtiyacınız olursa beni ararsınız. Dedi. Gülerek baktım. Olur, anlamında başımı salladım.
Maskemi sıkı sıkıya yerleştirerek, mesafeyi de oldukça geniş tutarak, adama baktım. Anlattı. ‘Çocuklar, İstanbul’da çalışıyorlardı. Emekli olunca, onların, çocukların, yanına, İstanbul’a, taşındık. Yerleştik. Büyük bir kentti. Kalabalık bir şehirdi. Gezmek, bir yerden bir yere gitmek zordu. Âmâ alışmıştık. Şimdi ise İstanbul’da yaşamak, tamamen zorlaştı. Bir yerden bir yere gitmek, âdeta imkânsızlaştı. Çokta uzak olmayan bir yere saatlerce gidilmiyor. Trafik, taşıt araçları adeta İstanbul’u, Boğmuş. Adım atılacak yer kalmamış. Yaya kaldırımlar da öyle, insan seli. İnsanlar, birbirlerine sürünerek yürümektedirler. Hele bu Corona salgınının giderek yayılması, en çok İstanbul da olması da, bizi korkuttu. Bu yaştan sonra, İstanbul, bizim için çekilmezdi. Onun için ilimize, temiz olan Tunceli’ye, dönmeye, yerleşmeye karar verdik. Geldik.’ Dedi.
Adamın memleketine dönmesi sevindirici olabilirdi. Eskiden bu göçlere sevinirdik. Terörün yoğun olduğu yıllarda, çok insan DERSİMLİ, memleketini terk etmek zorunda kalmıştı. Köyler boşaltılmıştı. Nüfus oldukça düşmüştü, Son yıllarda, devletin desteği ile dönüşler başlamıştı. İnsansız kalan köylerde bacalar, tekrar tütmüştü. Giderek te dönüşler artmış. Köyler şenlenmişti. Şimdilerde, salgının PİK yaptığı şehirden, şehirlerden, ilimize göç, eskisi gibi bizi sevindirmiyordu.
Salgının başladığı geçen yıl, alınan tedbirlerle, başka illerden şehre girişler, yasaklanmıştı. Başka illerde, salgın hızla yayılırken, dışarıdan gelenlerde, tespit edilen birkaç vaka dışında, Tunceli, temiz illerin başında geliyordu. Temizliğini, büyük ölçüde koruyordu. Girişlerin serbest bırakılması ile vaka sayısı, tekrar artmaya başladı. Dört günlük Kurban Bayramı tatili ile temiz Tunceli’de de, vaka sayısı, ölümler artmaya, yaşanmaya, başlandı.
Şu sıralar, salgın bütün yurtta arttığı gibi ilimizde de artmaya başladığı, duyumlarını alıyoruz. Bu hepimizi korkuturken, kurallara daha sıkı uymaya çalışıyoruz.
Sayın Valimiz, hemen her gün, aralıksız, sosyal medyadan, sahada, alanlarda, gezerek görevlilerle, doğrudan, duyurmakta, uyarılarda bulunmaktadırlar. Buna rağmen duyarsızlığını sürdüren genç insanlar, hala maske takmaktan kaçınmaktadırlar. Nasıl olsa bana gücü yetmez, diyen bu duyarsızlar, Giderek azalsa da, duyuruların, uyarıların, sürekli ısrarla sürdürülmesi gerekmektedir. Bunu, resmi görevlilerin yanında hepimiz, herkes, yapmalıdır.
Diğer illerden şehre, girişler, büyük ölçüde azalmış, olmasına rağmen, yine de İstanbul’dan, ev için gelen vatandaş gibi, gelenler, sürekli olacaktır. Bunun içinde, gerekli tedbirler. Şehir girişinde, kontrol noktalarında, alınmalıdır.
Aydın, okumuş, kültürlü Tunceli Halkı, bu dünya savaşında, üstüne düşen tarihi görevini yapmalı, kurtarılmış, temiz bir şehirle, örnek olmalı övünmelidir.
+ + +
MUNZUR GÖZELERİ
Sık sık, sosyal medyada gündeme gelen, merak edilip tartışılan MUNZUR GÖZELERİ İYİLERŞTİRME PROJESİNİN ne aşamada olduğunu bende merak ettim. Projenin mimarı, uygulayıcısı olan Bayındırlık, çevre şehircilik, Müdürü ÖNDER Beyi aradım. Her zamanki duyarlılığı ile açıklamada bulundu. Hocam, hiç merak etmeyiniz. Proje, kutsal mekâna hiç dokunmadan, zarar vermeden, güzelleştiren, ona layık bir çevre, güzelleştirme, projesi olarak yapımı sürdürülmektedir. Söylenenlerin aksine, çevreye zarar verecek hiçbir zararlı malzeme kullanılmamıştır. Bu proje bittiğinde, MUNZUR GÖZELERİ, kutsallığına yakışır bir çevre güzelliğine kavuşacaktır. Bittiğinde, sizi de davet edeceğim. Hep birlikte gidip göreceğiz. Dedi.
Olur. Gidip göreceğiz .’Dedim.