Munzur Üniversitesi Çocuk Gelişimi Bölümü 2'nci sınıf öğrencisi Gülistan Doku'dan, 5 Ocak 2020'de kaldığı yurttan ayrıldıktan sonra bir daha haber alınamadı. Ailesi, 6 Ocak'ta İl Emniyet Müdürlüğü'ne kayıp başvurusunda bulundu. Doku'nun bulunması için cep telefonu sinyallerini izleyen güvenlik güçleri, saat 11.29'da Atatürk Mahallesi'ndeki minibüs durağından üniversite aracına bindiğini tespit etti. Yol güzergahındaki Kent Güvenlik Yönetim Sistemi (KGYS) kameralarında yapılan incelemelere rağmen Doku'nun araçtan nerede indiği tespit edilemedi. Araştırmalar sonunda Gülistan Doku'nun cep telefonunun, en son Uzunçayır Baraj Gölü'ndeki Sarı Saltuk Viyadüğü'nde sinyal verdiği belirlendi. Viyadük üzerinden geçen bir aracın kamerasına da Gülistan Doku'nun olduğu ifade edilen görüntü yansıdı. Dönemin Tunceli Valisi Tuncay Sonel koordinesinde Uzunçayır Baraj Gölü’nde AFAD Başkanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Ankara, Denizli, Diyarbakır, İstanbul, İzmir, Konya, Malatya, Manisa ve Kahramanmaraş büyükşehir belediyeleri ile sivil toplum kuruluşları, üniversiteler ve gönüllülerden oluşan 542 kişilik personel, 88 araç, 38 bot, 10 ROV cihazı, 6 dron, 4 sonar ve 3 arama köpeğiyle yapılan aramalara rağmen Doku'ya ait ize rastlanmayınca çalışmalar sonlandırıldı. 

BAŞ ŞÜPHELİ ADLİ KONTROLLE SERBEST, BABASI MESLEKTEN İHRAÇ EDİLDİ

Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü soruşturmada, kaybolmadan önce son görüştüğü kişi olduğu belirtilen erkek arkadaşı Rusya doğumlu Zeinal A., olaydan yaklaşık 2 yıl sonra Antalya'nın Alanya ilçesinde gözaltına alındı. Zeinal A., 4 saat süren ifadenin ardından adli kontrolle serbest bırakıldı ve hakkında yurt dışı yasağı konuldu. Zeinal A.'nın babası E.Y. hakkında da Doku ile ilgili gizli kalması gereken kişisel bilgileri sosyal medyadan ifşa ettiği gerekçesiyle dava açıldı. Mahkeme, E.Y.'yi kişisel verileri ele geçirip, yaydığı gerekçesiyle 2,5 yıl hapse çarptırdı. Ayrıca sosyal medya hesaplarında yapılan inceleme ve araştırmalarda, E.Y.'nin, 2018 yılında Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi'yi şehit eden polis memuru İsmail Hakkı Saraçoğlu hakkında da sosyal medya üzerinden olumlu ifadeler kullandığı tespit edildi. Tunceli Valiliği'nin önerisi üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından Zeinal A.'nın babası E.Y., polislik mesleğinden ihraç edildi.

'DOSYAMIZIN MAĞDURU 4 YILDIR ULAŞILAMAYAN DOKU'DUR'

Doku ailesinin Avukatı Ali Çimen, baş şüpheli Zeinal A. hakkında verilen adli kontrol şartının yetersiz olduğunu kuvvetli şüpheli sıfatıyla tutuklanmasıyla ilgili savcılığa dilekçe verdiklerini belirterek, “Gülistan Doku soruşturma dosyası 07.01.2020 tarihinde başladı. Bu soruşturmanın devam eden evresinde yargısal uygulamalar toplumdaki adalet duygusunu incitir hale geldi. Dosyada birden çok hatalı işlem söz konusu. Faillerin korunduğuna ilişkin dosyada delillerimiz mevcut. Buna ilişkin gelinen bu aşamada bizim de bir suç duyurumuz oldu. Gülistan Doku soruşturmasının baş şüphelisi hakkında Sulh Ceza Hakimliği tarafından kuvvetli şüphesi bulunduğu gerekçesiyle yurt dışına çıkmama, belli yerlere başvurma şeklinde adli tedbir uygulandı. Dosyamızın mağduru yaklaşık 4 yıldır kendisine ulaşılamayan Gülistan Doku’dur ve bu aşamaya kadar akıbeti bilinmiyor. Gelinen bu aşamada artık biz dosyada bulunan delillerin tekrardan değerlendirilerek şüpheli hakkında devam eden adli kontrolün yetersiz olması gerekçesiyle tutuklama talebimiz söz konusu oldu. Bizim beklentimiz artık Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dosyadaki delilleri değerlendirip baş şüpheli hakkında tutuklama kararı vermesidir. Buna ilişkin dilekçemizi sunduk” diye konuştu.

'TOPLANMASINI İSTEDİĞİMİZ BİRÇOK DELİL VAR’

Avukat Ali Çimen, ayrıca Zeinal A.’nın babası hakkında dosyaya şüpheli sıfatıyla girmesi için dilekçe verdiklerini ve dönemin valisi Tuncay Sonel hakkında da görevi kötüye kullandığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulunduklarını ifade ederek, “Dosyayı Tunceli Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube yönetmektedir. Asayiş şubede bir polis memuru vardı o da baş şüphelinin babasıydı. Dosyaya şüpheli olarak girmesi hakkında da bir talebimiz oldu. Onun gerekçesi de şuydu; Gülistan’ın 04.01.2020 günü gittiği son bir ev var ve bu da şüphelinin babasının evidir. Yine Gülistan 04.01.2020 gecesi evden çıktıktan sonra savcılık tutanaklarına yansıyan, bir vatandaşın Gülistan’ın bir araca zorla bindirilme ihbarı olmuştu. O zorla bindirilmeye çalışılan araç da yine bu baş şüphelinin babasına aitti. Basına da yansıdı. Soruşturmanın başladığı gün araç Tunceli’yi terk ediyordu. Yine dosyamızda 5 hedef numara var. Bu 5 hedef numaraya ilişkin HTS kayıtları dosyaya girdi. Tamamı da asayiş büroda çalışan babaya ait. Biz bu dosyada onun odak haline geldiğini ve dolayısıyla dosyaya şüpheli olarak girmesini ve gereğinin yapılması talebinde bulunduk. Bu da son verdiğimiz dilekçenin ikinci aşamasındaki talebimizdir. Dosyada toplanmasını istediğimiz birçok delil var” ifadelerini kullandı.

‘VALİNİN BU İŞE GİRMESİ GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA’

Avukat Çimen, baş şüphelinin annesi C.Y.'nin CİMER’e gönderdiği dilekçede dönemin valisi Tuncay Sonel ile ilgili geçen ifade hakkında da suç duyurusunda bulunduklarını belirterek, şunları söyledi:

Erdal Eren Dersim’de unutulmadı Erdal Eren Dersim’de unutulmadı

“Dilekçe de dönemin valisi Tuncay Sonel’in bilgisi dahilinde baş şüphelinin yurt dışına kaçırıldığına ilişkin şikayet ifade ediliyor. Bir dosyada bulunan şüpheliyle ilgili onun yurt dışına çıkartılmasıyla ilgili dönemin valisinin bu işe girmesi görevi kötüye kullanmadır. Bu bizim beyanımız da değildir baş şüphelinin annesinin CİMER’e yazdığı dilekçede mevcuttur. Bu nedenle biz bunları geçen kişinin de görevi kötüye kullanma suçundan yargılanması istiyoruz. Tunceli Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunduk, delilleri toplamasını istiyoruz. 4 yıldır kendisine ulaşılamayan bir kadın var. Baş şüpheli hakkında yeterince delil var ve Tunceli Sulh Ceza Hakimliği de kuvvetli suç şüphesi gerekçesiyle hakkında iki yönlü tedbir uyguladı. Şimdi gelinen bu aşamada mağdura ulaşamıyorsak adli tedbirin yetersiz kaldığı ortadadır. Biz bundan dolayı baş şüphelinin tutuklanmasını istiyoruz."

Editör: Mehmet Zafer Ağar