Öğlen saatleriydi. Gazete yerine gitmek için çıktım. Oturduğumuz binanın girişinde yeni açılmış, kahve arası çiçek dükkânı. Renk, renk çiçekleriyle, bol çeşitleriyle, geniş bir alana yayılmış. Bir ünlü ressamın tablosu gibiydi.
Ünlü DERSİM MÜZESİNİN giriş kapısının yanı başında, yeni, bir tanıtım TIR’I kurulmuştu, Trabzon tanıtım TIRI, yeni kalkmıştı. Pazar günü yerli turistlerle dolu olan SEYİT RIZA PARKI sessizdi. Ağaçların gölgesine sığınmış birkaç yaşlıdan başka kimsecikler yoktu. Eski SSK lojmanlarının yerine kurulu Pazar yeri, günün sıcak saatlerinde, kalabalık değildi. Pazarlayıcılar, kurdukları şemsiyelerin gölgesinde sıcaktan korunmaya çalışıyorlardı.
Sıcak, korkutucu boyutlarda yaşamı etkiliyordu. İnsanlar sokakta çok azdı. Olanlarda, gölgelik alanlarda korunmaya çalışıyorlardı. Sıcaklar giderek artıyordu. Artıkça su kaynakların da, sularda azalıyordu. Hafta sonu köydeydik. Köyün iki su kaynağındaki su azalmıştı. Biri kurumak üzereydi. Yılların emeği meyve ağaçları, bahçeler, büyük bir tehlikeyle, kaşı karşıyaydılar. Gelecek yıllarda, da bu kuraklık sürerse, yaşama can katan, renk katan, bağlar, bahçeler, yeşil renkler, yok olacak. Yaşam, gölgesi, meyvesi, olamayan çölde sürecektir.
İki haftadır. DERSİMİN, doğa güzelliklerini görmek için akın akın yerli turistler, gelmektedirler. Çoğunlukla GÜNEYDOĞUDAN, gelen misafirlerimizin, şehir içi, gezilerinde, önemli durakları, SEYİT RIZA PARKI olmaktadır. SEYİT RIZAYALA el sıkışıp, hatıra fotoğrafları çektiren misafirlerin, tepeden, MUNZUR’UN, manzarası da ilgilerini çekmektedir.
1938 li yıllarda askeri kışla olarak inşa edilen, sonralarda, Tunceli’nin, şehrin en ünlü memur lojmanları olarak yıllarca hizmet veren ünlü kışla binası. Ülke çapında ünlü DERSİM MÜZESİ olmuştu. Sonraları siyasi baskılarla değiştirilip, TUNCELİ MÜZESİ olmuştu.
Gelen misafirlerin, ikinci durağı, ziyaretlere açılan TUNCELİ MÜZESİ olmuştu. Kenan Beyin yönetiminde, kısa sürede.100 Bin yıl öncesi yaşamdan, izler sergileyen, hemen her gün, keşfedilen yeni tarihi kalıntılarla, izlerle, ülke çapında ünlenmiş bir müze olmuştu.
Müzenin organizasyonu ile masalları konu alan, RESİM SERGİSİ düzenlenmişti. Açılışa, bende davet edilmiştim. Açılış saatinde, gazete yerinde, misafirlerle sohbete dalınca, unutmuşum. Hatırladığımda aradım. Açılış sona ermişti. İlk işim gidip sergiyi görmekti. Gittim. Sergiyi izledim. DERSİM MÜZESİ, ilgimi çeken şehrin önemli bir mekânı, kurumudur. Gelen kıymetli misafirlerimi, öncelikle, oraya, müzeye, götürürüm. Müzeyi görmelerini, gezmelerini isterim. Müzeyi gezenlerin, arkasında koca bir tarih, sayısız eserler bırakan DERSİM Coğrafyasını gezdiklerini düşünürüm.
Düzenlenen, izlediğim resim sergisi, beni çok sevindirmişti. Beni eskilere, çocukluğuma, masal dinlemeye, okumaya sabırsızlandığım yıllara götürmüştü. Onları dinlemeyle, okumayla, kitap okumayı, sevmiştim. Şahmeran, yakın tanıdık bir yüzdü. Onu severken yılanları da sevmiştim. Meryem bgra, madeyin mayu ünlü bir kalemlerdi. Masal sevenler, sergiyi izlemelidirler.
İlimizi görmeye, gezmeye, gelen misafirlerimizin ikinci durakları, Ünlü MUNZUR Vadisi, MUNZUR GÖZELERİ olmaktadır. Gidip görüp gelen arkadaşların anlattıklarına göre, Munzur Vadisi, piknik alanları, hafta sonlarında Ovacıktan öte MUNZUR GÖZELERİNE kadar dolup taşmaktadır. Hala düzenlemesi süren, bitmemiş, Munzur Gözelerini ziyaret edenler, ziyaretçiler, umduklarını bulamamanın, yaşayamamanın, sıkıntısını, eksikliğini, çekmektedirler.
Piknik alanlarında konaklayan, misafirlerin, geride bıraktıkları kirlilik, atıklar, görenleri şaşırttığı gibi bizi de üzmüştü. Bana gelip dert yanan vatandaş, ’Hocam gelip görsen, onlar adına utanırsın. Bir otobüs dolusu insan, bütün artıklarını, sanki görülsün diye arkalarında sergileyip, bırakıp gitmişlerdi. Onlar adına utandım. İçlerinde hiç mi bir doğasever, duyarlı bir insan yoktu. Uyarmadı.’ Diyordu.
Aynı şikâyeti çok insandan dinlemiştim. Şehir merkezinde yüzme havuzlu parkın etrafında, park eden ziyaretçilerin, geride bıraktıkları da benzerleriydi.
Tur rehberleri, görevli yetkililer tarafından uyarılmalıdırlar. Onlarda rehberlik yaptığı insanları uyarmalıdırlar.
Bir başka şikâyet konusu, vadide kurulu tesislerin müşterilerine yansıttıklarıdır. Fahiş fiyatla, satış yaptıklarıdır. Sosyal Medyada da dile getirildiğine göre. Sıfır yarımlık Munzur içme suyun toptan alımı, tanesi 56 kuruş iken, hemen her yerde, marketlerde, lokantalarda, Bir Liraya, İki liraya satılırken, vadideki tesislerde, 5 liraya satılıyormuş.5 liraya alıp içen kişi, sosyal Medyada isyan etmişti. Bu kadar açık soygun olamaz demişti.’ Haksız sayılmaz. Hele kendi suyumuzu, bu kadar pahalı içmek, haklı olarak isyan ettirir.
Vatandaş soruyor. ‘Bunları denetleyen kurum yok mu dur.? Diye’
Herhalde yoktur. Dedim.