FRİDA

     Frida, görülmesi gereken güzel bir film. Riviera Diego ( Ressam ) ile olan aşkı anlatılıyor. Her ikisi de sosyalist. Diego dünyaca ünlü Meksikalı bir ressamdır. Çalıştığı konu mankenleri arasında çıplak kadınlar da vardır. Böyle bir çalışma sırasında Diego Frida tarafından görülür. Frida bağırıp çağırarak, etrafı kırıp dökerek Diego'nun bu tavrına isyan eder. Diego bunu gayet doğal karşılar; hatta çıplak mankenle beraber olur. Hiçbir suçluluk duygusu da hissetmez. Bunun insanların el sıkışması gibi doğal bir davranış olduğunu söyler. Frida bundan sonsuz üzüntü duyar.

       Sevdiği insanın “ben kimseye ait değilim” demesi ruhsal dengesini altüst eder. O öfkeyle bir minibüse binerek oradan uzaklaşır. Yolda korkunç bir kaza geçirir, her yeri kırılır, hastaneye kaldırılır. Birçok ameliyat geçirir. Uzun süre hastanede kalarak yaşam mücadelesi verir. Sargılar içinde, yattığı yerden resimler yapar. Yaptığı resimler sanatsal değeri yüksek olan yaratıcı eserlerdir. Bu arada Diego hastaneye gelir gider. O'nun yaşamasına, ayakta durmasına yardımcı olur. Diego hastanede ve yaşamın her alanında iyi bir insandır. Yalnız kimseye bağlı değildir; evlilik onun yaşamına uymaz. Frida sayısız ameliyatlar, acılar içinde yaşama bağlılığını hiç terk etmez. Bu izleyenlerde hayranlık uyandırıyor. Her şeye rağmen yaşama sıkı sıkıya bağlanır.

       İyileştikten sonra yaşama yeniden bağlanır. Frida çok güzel bir kadındır. Giyinmesini, yemesini, içmesini, süslenmesini bilen olağanüstü bir insandır. Hayatın doğal akışı içerisinde yaşam sürmektedir. Bu arada bir çocuk ister Diego'dan, Diego da evet yapalım der. Doğuma yakın hastaneye kaldırırlar, çocuk yaşamaz. Bu Frida için ikinci bir felakettir. Buna da katlanır. Kız kardeşi de yanlarında kalmaktadır. Kız kardeşi Dİego'ya konu mankenliği yapar. Bu çalışmalar sırasında kız kardeşiyle Diego'yu çırılçıplak yakalar. Kız kardeşine lanetler yağdırır, evden kovar. Bu olay da onu çok derinden yaralar.

       Diego resim yapmayı sürdürmektedir. Diego'dan Rockefeller binasının işçi resimleriyle süslenmesi istenmektedir. Diego bu isteğe olumlu yanıt verir. Dev iskeleler kurarak, duvar resimlerini yapmaya başlar. Çalışma bittiğinde çok güzel bir estetik yaratı ortaya çıkar. Resimlerdeki işçiler Marx, Engels ve Lenin'e benzediğinden, işyeri sahipleri beğenmez. Resimler yok edilir. Diego "resimleri yok edemezsiniz, onlar halkın resimleridir" der. Diego acısını içine gömmüştür.

     Frida'yla ayrı yaşamaktadırlar. Frida'dan kendisine bir iyilik yapmasını ister. Frida düşünür ve isteğini kabul eder. Troçki onların evinde kalacaktır. Dünyanın en büyük devrimcilerindendir. Troçki Frida'nın babasının evine yerleşir. O'nunla Frida dost olurlar. Troçki'nin başından geçenleri birinci elden öğrenir. Hatta bu dostluğu beraber olmaya kadar götürürler. Bu durumu Diego öğrenir. Bunu Frida intikam almak için yapmıştır. Frida, kendisinin de hiç kimseye bağlı olmadığını, bunun çok doğal olduğunu söyler. Yani "el sıkışmak gibi bir şey "der. Diego adeta yıkılır, kendi yaptıklarını fark etmiş bir iç hesaplaşma içine girmiştir.

      Bir süre sonra Troçki bir suikaste kurban gider. O'nu ülkesinden çok uzaklarda da bulmuşlardır. O an terörün ne kadar insanlık dışı olduğunu görüyorsunuz , “Terörsüz özgürlük '' ü özlüyorsunuz. Burada insanlık tarihinde bir olaya parmak basılmaktadır. Öldürerek hiçbir sorunu yok edemiyorsunuz. Sadece kin ve düşmanlıkları daha çok arttırıyorsunuz.

      Frida gittikçe kötüleşmektedir. Ağrılar, acılar dayanılmaz hale gelmiştir. O halde bile resim yapmaktadır. Doğal olmayan her şeye, insana aykırı her şeye isyan etmektedir. Bunlar resimlerine yansır. Hep toplumsal sorumluluğunun bilincindedir. Yaşamının sonuna kadar" aslolan yaşamaktır "ilkesine uyar. Diego hep yanındadır. Acılar ağrı kesici iğnelerle giderilmektedir. Öleceğine yakın, cesedinin yakılmasını ister. İsteğine uygun olarak cesedi yakılır. Cesedini yakan ateş, dünyayı aydınlatmaya devam eder.