DOMUZLARLA BULUŞMA
Eski Milletvekilimiz Hasan GÜYÜLDAR aradı. “Sizin bir doğasever olduğunuzu bildiğim için aradım. Sosyal medya da DERSİM Halkının, yaban domuzları ile buluşmalarını, hatta adeta güvene dayalı dostluklar kurduklarını izledim. Çok heyecanlandım. Çok sevindim. Kültürlü, aydın, doğasever, DERSİM Halkına yakışır bir buluşmaydı. Sokaklarda, balkonların önündeki buluşmalar, görüntüler, çok renkli görüntülerdi. Benimde o buluşmalarda payım olsun istedim. Yakın bir akrabama, para çıkardım. Her akşam fırınlardan ekmek satın alarak yaban domuzlarının beslenmelerine katılmasını istedim” dedi. “Size yakışır bir duyarlılıktır. Doğaseverliktir” dedim.
Bu yıl kış mevsimi uzun yıllar görülmemiş, yaşanmamış soğuk karlı bir kış oldu. Yaban hayvanları çok zor durumda kaldılar. Soğuk havanın yanında, beslenme alanları, donla, karla, kaplandığından, yiyecek bulmada zorlandılar.
Yerleşim yerlerinde, insanlarla birlikte yaşayan, serçeler, kargalar, çöp kutularında, hayırsever insanların pencere önlerine balkonlara, sokaklara, koydukları yiyeceklerle beslenirken, yerleşim yerlerinden uzak doğada yaşayan yaban hayvanları, çok büyük sıkıntılar çektiler. Bir kısmı soğuğa dayanamayarak öldüler.
Son yıllarda, doğa hayvan sevgisinin toplumda giderek artması, insanların kış mevsiminde yaban hayvanlarını korumaya, onları, kış günlerinde beslemelerine yol açtı.
Çokça doğa, hayvan severler, sokak hayvanlarını besler oldular, Evlerinde biriktirdikleri yemek artıklarını satın aldıkları yiyecekleri, sokak kedilerinin, köpeklerinin, kuşlarının, bulundukları, yiyebilecekleri, alanlara, bırakarak beslenmelerini sağladılar.
Bu, doğaseverlik, çocukların, hayvanlarla tanışmaları ile daha da çok arttı. Çocukları, sevindiren, insanı süsleyen değerleri kazanmalarını yolaçtı.
RONYA okula giderken bir süre birlikte yürüdük. Yolumuzun üstünde, bir lokantanın sokak hayvanlarına yemeleri için bırakılmış yiyecekleri, onları yemek için toplanmış serçeleri gördük. RONYA, heyecanla, “Büyük Baba, okulda bize içmemiz için verilen sütleri benle arkadaşım, içmiyoruz. Götürüp kaplara koyup kedilere, içmeleri için bırakıyoruz” dedi. Sevgiyle kucakladım. “Aferin kızıma. İkinizi de, kutluyorum” dedim.
Bu kış oldukça soğuk, karlı geçince toprak altındaki filizlerle, böceklerle, otlarla beslenen yaban domuzları, yiyecek aradıkları alanlar, karla kaplandığından yiyecek bulamadılar. Sürüler halinde, korkusuzca yerleşim yerlerine, akın ettiler.
Atatürk Mahallesine sürüler halinde akın eden aç kalmış yaban domuzlarını, mahalle halkı, kovmadılar. Taşlamadılar. Korkmadan onlarla diyalog kurdular. Korkutmadan, sevecen yaklaşarak, beslemeye, yiyecek vermeye başladılar. Bu doğada büyük, hatta belki de bir ilk buluşmaydı. Onları tanımayan çocukların yakından tanışmalarıydı. Korkulacak bir hayvan olmadığını görmeleriydi.
İlkokulu çevre köydeki okula giderek okuyordum. Bir gün. Karlı rüzgârlı bir günde okuldan çıkmış köyümüze giderken yolumuza domuz sürüsü çıkmıştı. Hepimiz domuzların korkulu bir canavar olduğu telkininden, korkudan bağrışarak köyümüze kadar koşmuştuk.
Yaban domuzları, mevsiminde ekili tarım alanlarına, zarar veren yaban hayvanları olsalar da, doğanın bir türüdür. Zenginliğidir. Beslenmeleri için korkmadan insanların kapılarını çalacak kadar aç iseler, kapıları açmak gerekir. Bunu da DERSİM Halkı yaptı.
Onları bu sert ağır geçen kışta aç bırakmadılar.
Fikri TAŞ