Atatürk Mahallesi'nden bir okurum aradı. "Hocam haberiniz var mı? Atatürk Mahallesi'ni, yaban domuzları, basmış" dedi. Güldüm. "Biraz abartılı olmuyor mu? Tamam. Mahallenin kenar köşesindeki çöplüklerden beslenmek için gelmiş olabilirler. Hemen her yıl, bu mevsimde, mahallenin kenar köşelerindeki çöplüklerde, bunlara rastlamak mümkündür" dedim.
Okurum, "Hocam, ÇARŞI MARKETİN bulunduğu yer, mahallenin kenar köşesi midir? Ta oralara kadar gelmişler. Mahallenin her yerinde akşamları sürüler halinde bunlara rastlamak, bunlarla karşılaşmak mümkündür. Akşamlar bırakın çocukları, biz bile korkudan dışarı çıkıp gezemiyoruz. Bu hayvanların dışkılarında hastalıklara yol açan, tedavisi zor olan tenyalar, bakteriler, varmış. Çevre il Bingöl'de, bu görülmüştür. Sokaklara bıraktıkları dışkıları, sokakta gezinen, oynayan çocuklara bulaşıp, bu tedavisi zor olan bulaşıcı hastalıklara yol açabilirler. Yetkililer, mutlaka gerekli önlemleri almalıdırlar. Gerekli önlemleri almalıdırlar derken bu yaban hayvanlarını öldürsünler demiyorum. Mahalleye girmelerini öldürmeden önlesinler" diyerek benden ricada ulundu. "Bunu köşenizde dile getirin" dedi.
Daha önce Atatürk Mahallesi'nde oturan arkadaşlardan da domuz sürülerinin akşamları mahallenin çöplüklerine geldiklerini dinlemiştim. Okurum, Haklı olmalıydı. Yalnız hastalıklara, yaralamalara, değil, trafik kazalarına da yol açabilirler. İnsanlara saldırıp yaralayabilirler. Giderekte, artarak, mahallenin her köşesine yayılabilirler.
Geçmiş yıllarda, ülkenin sıkıyönetimle yönetildiği yıllarda, domuz sürüleri köylülere, ekili alanlara, o kadar çok büyük zararlar vermiş olmalılar ki, ilin ilçelerinden toplanıp gelen muhtarlar, benim de bulunduğum toplantıda, askeri komutandan köylerinin, ekili alanlarının, domuzlardan korunmasını, domuzların avlanmalarına izin verilmesini istemişlerdi.
Yaban hayvanlarından sorumlu TARIM İL MÜDÜRLÜĞÜ, kendilerinin de ikamet ettikleri mahalledeki, mahallelinin şikâyetini dikkate alarak gerekli tedbirleri almalıdırlar.
Atatürk Mahallesi'ndeki okurumla, telefonla konuşmalarımı dinleyen misafirim, bir başka okurum, Gülerek, "Domuzlara, nerdeyse köpekler kadar alıştık. Duyduğumuz kadar ile Atatürk Mahallesi'nde oturan bazı aileler, akşamları domuzların korkusundan çocuklarını alıp serin havada dışarıya çıkmaya, gezmeye, korkarlarken bazı aileler de çocuklarını yaban domuzları ile tanıştırmak için sokağa çıkarmaktalarmış" diye duyduklarını anlatırken, bir başka benzer sorunun da sokakları dolduran başıboş köpekler olduğunu söyledi. "Tamam. Hayvan hakları, korunması gereken haklardandır. Buna itirazımız yok. Biz, toplumu rahatsız eden, hatta bulaşıcı hastalıklar için tehlike yaratan köpeklerin imha edilmesini kesinlikle istemiyoruz. Eskilerde, acımasızca imha ediliyorlardı. Biz, bunların, belediyelerce, ilgili kurumlar tarafından, kısırlaştırılarak, toplama bakım yerleri düzenlenerek, barınmalarının sağlanmasını, ıslah edilmelerini istiyoruz. Bu uygar ülkelerde hep böyledir. O ülkelerde sokaklarda bir tek başıboş sahipsiz köpeğe rastlayamazsınız" diyerek, başıboş sokak köpeklerinin uygar ülkeler gibi ıslah edilmelerini istedi.
Biz bunları konuşurken, Bizim gazeteci Kadir MERKİT geldi. Konuyu öğrenince, tam bir hayvan hakları savunucusu çıktı. "Ne yani " dedi. Atatürk Mahallesi bir zamanlar, betonlaşmadan önce onların, Domuzların mekânı değil miydi? Biz onların mekânlarını ellerinden aldık. Geçmiş yıllarda, bir yaban domuzu, yiyecek için geldiği Samsun'da mahalleliler tarafından taşlarla linç edilerek öldürülmüştü. Haberi kamuoyunda, hayvan hakları savunucuları tarafından büyük tepkiyle karşılanmıştı. Tunceli'de mahalleye yiyecek için gelen bir başka yaban domuzuna mahalle halkının elleriyle ekmek vermeleri, basında haber olmuş, büyük övgü almıştı."
Kadir hızını alamamıştı. "Her canlı bizim gibi doğanın bir parçasıdır. Bizim yaşamaya ne kadar hakkımız varsa, onların da o kadar hakkı vardır. Kimsenin onları rahatsız etmeye yok saymaya hakkı yoktur. Onlar yaşamda bir denge unsurudur. Onlar olmazsa denge bozulur" diyerek domuzlara; köpeklere sahip çıktı.
Şehir yaşamından, temizliğinden, sorumlu BELEDİYE BAŞKANLIĞI DA bu konuda üstüne düşen tedbirleri almalıdır.
Hayvan haklarını korumak isterken, insan haklarını da koruyalım.
+ + +
HABERİM OLSAYDI
Sayın Valimiz, yeni üretim tesislerinin olduğu ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİNDE, incelemelerde bulunmuş.
Sanayi alanında üretim yapan tesislerinin olmadığı, ilimizde küçükte olsa bir fabrika kadar olmasa da, üretim yapan tesislerimiz bizim için, DERSİM için özeldir. Anlamlıdır.
Sayın Valimiz, bu küçük üretim tesislerinin, gelecek için önemli girişimler, adımlar, olduğunu takdir etmiş olacak ki İncelemelerde bulunmuş. Devlet olarak, gerekli destekleri sağlayacaklarını, yanlarında olacakları güvenini vermiş olmalıdır.
Sayın Valimizin bu incelemelerde bulunacağını bilseydim. Ben de katılırdım. Dönüş yolunda, karayolunun hemen kenarında, Mardin DERİK'TEN gel ipte tarım alanında DERSİM çiftçisine, köylüsüne, örnek olan 2 genç yoksul kızlarla, tanışmalarını, yaptıklarını, görmelerini isterdim.
Olmadı.