12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası kurulan askeri konseyin danışma meclisine seçilerek siyasi tarihimize adım atmıştı.
Askeri konseyin gündeminde uygulamaya koyduğu idamlara, tek başına karşı çıkarak ülkede flaş isim olmuştu.
15 yıllık gibi uzun süre milletvekilliği yapmıştı. O yalnız DERSİM Halkının milletvekili, temsilcisi, değildi. Bütün ülkenin milletvekili, temsilcisiydi.
TBMM Başkan vekiliydi. Ziyaretine gitmiştim. Milletvekili odalarından büyük makamı, ziyaretçilerle doluydu. Ziyaretçilerin içinde sadece iki kişi DERSİMLİ ziyaretçi vardık. Diğer ziyaretçileri, ülkenin çeşitli illerinden gelmiş ziyaretçileriydi.
TBMM’deki odası gibi, evinin de, sürekli misafir seçmenleriyle, dolu olduğu söylenirdi. Eşi de kendisi gibi misafir seven, ağırlayan, bir hanımefendiymiş.
Siyasi tarihimizde, seçmeni ile özelliklede köylü seçmeni ile diyalog kuran bir milletvekiliydi. Köylüler, övünerek, “Kamer GENÇ, bugün beni telefonla aradı” diye övünüyorlardı. Tanık olduğum bir anıydı. Köylü seçmenini telefonla aramış, “kusura bakma. Senin işini halledemedim” dediği halde, köylü işi halledilmiş gibi mutlu sevinçle gülüyordu. “Kamer GENÇ beni aradı” diyordu.
Köylü ünlü, bir siyasetçi, milletvekili tarafından EFENDİ, görülmüştü. Değer verilmişti. Bu ona yeterdi.
DERSİM Halkının iyi gününde, kötü gününde, yanındaydı. Toplumsal olmasa da çok insan, onun çabası ile aş, iş, ekmek, sahibi olmuştu.
TBMM’deki konuşmaları, DERSİM Halkının, kültür düzeyini yansıtmasa da hep ilgi çekmiş. Ülke çapında, ilgiyle izlenmişti.
Bireysel sorunları, takip etmekle ünlü Sayın GENÇ, Çağdaş, toplumsal, gelişmeleri, süreçleri, yeterince izleyememiş olmalı ki, DERSİM Halkının toplumsal sorunlarına, beklendiği kadar odaklanamamıştı.
DERSİM Halkının, DERSİM siyasi tarihinin renkli, bir yüzüydü.
Ona, Tanrıdan rahmet dilerken, yakınlarına, DERSİM Halkına, baş sağlığı diliyorum.
+ + +
KARNE SEVİNCİ
Milyonların yaşadığı o sevinci, yaklaşık 23 yıldı. Karatahtası olan sınıflarda, sıralarda, oturanlarla yaşamamış, paylaşmamıştım.
Bu yıl o sevinci, o sevinci heyecanla yaşayanlarla, ÖZGÜR DENİZ TAŞ’LA, paylaştım. Yaşadım.
Sırasında oturmuş. Gözleri, masasında karneleri dağıtan öğretmenindeydi. Bizi görünce, yüzünde güller açmıştı. Babası gelememişti. Onun yerine, Büyük Babası, Büyük Annesi gelmişti. Sevincini, onlarla paylaşacaktı.
Karnesini veren öğretmeni, başarısından dolayı tebrik etmiş öpmüştü. Karnesinde baştan sona, ÇOK İYİ, ler, sıralanmıştı.
Birinci yarıyılda, okuma yazmayı, çözmüştü. Babasının adını yazdığında sevinci çevresindekileri şaşırtmıştı. Yazdıkları içinde en çok ona sevinmişti.
Babası hiçbir zaman onun yazdıklarını göremeyecekti. Ama o,babasının adını her yazdıkça, babasının gülen yüzünü, görecekti. O gülen yüzü hiç unutmayacaktı.
Babasının adını yazıp bana vermesini, yaptığı harika resimlerinin yanına tablo yaptırıp asacağımı söyledim.
Güldü. Çok uzaklara baktı.