DERSİM MÜZESİNDE

  1938’de DERSİM Tertelesinde, katliamında, kurulmuş, Ünlü tarihi kışla binasıdır. SEYİT RIZA’NIN yanı başında, Munzur’a nazır, şehrin en ünlü en nadide mekânındadır.  DERSİM MÜZESİ olarak restore edilmektedir. Restore çalışmaları 3 yıldan beri sürdürülmektedir.

   Bir önceki Sayın Valimiz Osman KAYMAK, çalışmaları yakından izler.  Mahallinde incelemelerde bulunurdu. Bu önemli projeyi, yapıyı, merak ettiğimden ben de katılırdım.

   TARİHİ ESER statüsüne alındığında, yazılarımla buna tepki göstermiş, şehir merkezinin, en nadide yerinde, 5 bin metrekarelik alanın, imara açılmayışına, tarihi eser statüsü alınarak kapatılmasına,1938’i çağrıştıracağına tepkiliydim.

    İhalesi yapılıp restore çalışmaları başladığında, projenin tanıtımı için yapılan afişlemelerden, projenin geniş kapsamlı olduğunu, koca bir alanın yalnızca müze için tahsis edilmediğini, büyük bir alanın, sosyal, kültürel toplumsal etkinliklere ayrıldığını görünce, bir önceki düşüncemin aksine tarihi statüye alınmasına, DERSİM Halkının yaşadığı tarihi bir süreci, simgelemesine sevindim.

    RESTORE çalışmalarını, yakından izlediğimden, zaman zaman bir araya geldiğimiz müteahhit Cahit ZEYDANLI Beyle, yakın bir dostluğumuz oldu. Tunceli Halkına, yakınlık duyan Cahit Bey, Tunceli’nin sorunlarına da yakınlık, ilgi duyuyordu.

    Yakın bir zamanda, giderayak görüştüğümüzde, “Hocam bir sonraki gelişimde sizinle restoresini bitirip, döşediğimiz kütüphaneyi, gezip görelim” dedi. “Memnuniyetle” dedim. Geçen yıllarda, Milli Eğitimin düzenlediği ilçelerde kütüphane kurulması kampanyasına Cahit Bey de katılmış; destek olmuştu.

   Yaz tatili için Ankara’dan gelen kızım da gitmeden evimizin yanı başındaki kışla binasının restoresini, DERSİM Müzesini, merak ediyordu. Cahit Beyi, beklemeden, DERSİM Müzesinin son halini görmek istedik. Çalışmaların başında sorumlu mimar, hayvanların dostu, ELİF Hanımı, aradık. “Buyurun gelin” dedi.

   Gittik. Eskinin kışla binası, şimdinin DERSİM Müzesinin, orta yerindeki avlu, en çok görülmeye değer bir alandı. Eskilerde, memur lojmanları olarak kullanıldığında, o ünlü avluda top oynardık. Sonraları, festival düzenlemeleri yapıldığında, ihtiyaç duyulduğunda, gösteriler, toplantılar yapılmaktaydı. Zaman zaman da nişanlar, düğünler yapılırdı.

    İlk göze çarpan alanın bir tiyatro gösteri alanı olduğu izlenimiydi. Tarihi mekânlarda gezip gördüğüm antik tiyatroların küçük benzeri gibiydi. Aynı zamanda toplantı gösteri içinde oldukça uygun bir alandı. Çimlendirilecek yeşil alanlar, topraklandırılmış, hazır hale getirilmişti. Avlunun üst basamak alanı zemin katta faaliyet gösterecek kafe ile restoranın, yazlık oturma alanları olarak düzenlenmiş.

    Merak ettiğimiz kütüphaneyi bir an önce görmek istiyorduk. Kapalı alanlara girmeden önce kirliliğe yol açmasın diye verilen galoşları ayağımıza takarak kütüphane salonuna gittik. Karşılıklı iki büyük salondan oluşan kütüphanelerde kitapların konulacağı raflar yerlerini almışlardı. Ziyaretçilerin oturmaları için getirilen koltuklar, henüz açılmamış ambalajlardaydı. Aynı anda yüzlerce ziyaretçiyi, ağırlayabilecek kütüphane, tarihi mekânın, ağır havası içinde görülmeye değerdi.

     Hizmete girdiği, açıldığı, giderek dolarak zenginleştiği, her kitabın, her tarihi belgenin, aranıp bulunacağı, iletişim, gösteri, araçlarının etkinlikteki sonraki, renkli yılları, hayal ettim. Gülümseyerek içimden “harika olacaktır” dedim.

    İki buçuk kattan oluşan yapının en üst yarım katı, bütünüyle kütüphane için düzenlenmiş.

   Zemin kat, Müze yönetimi için bürolar, konferans salonları, geçici sergi salonları, kafe ve restoran için düzenlenmiş.

   Elif Hanımın rehberliğinde gezdiğimiz birinci kat, tamamen müze için düzenlenmiş. Onlarca kapalı alandan, büyük, küçük, salonlardan, oluşmaktadır. Bu kadar büyük bir mekânın, müzenin, nasıl doldurulacağını, düşünürken, Elif Hanım, “Bu kadar tarihi bir kentin, tarihi yörenin, bu müzeyi dolduracak kadar mutlaka tarihi eserleri, tarihi değerleri, olmalıdır. Başka müzelerde sergilenen, buraya özgü tarihi eserler, alınıp, bulundukları yerlerde, DERSİM Müzesinde, yerlerini almalı, sergilenmelidirler. Toplandığında bu salonlar dolacaktır” dedi. Umutla gülümseyerek “Haklısınız. Niye olmasın” dedim.

    Elif Hanımın, anlattığına göre, restorasyonda  , projede, istenilen malzemeden daha kaliteli malzemeler kullanılmıştı. Herhangi bir bürokratik engel çıkmazsa yılsonuna kadar restorasyonu, tamamlayacaklarını söylüyordu.

   Çıkmadan, dönüp bir zamanlar top oynadığımız avluya baktım. Kahkahalar eşliğinde bir tiyatro oyunu sergileniyordu. Tam çıkmak isterken bir kez daha dönüp baktım. Bu kez arka tarafta restoranın açık alanda düzenlediği masalarda yemek yiyenler, karşı tarafındaki kafenin bahçesinde çay kahve içenler vardı. Gülümsedim.

    Tam çıkmak isterken elimde olmadan bir kez daha dönüp baktım. Büyük bir toplantı vardı. Katılımcılar oturma alanına sığmamış olacak ki çoğu ayakta sessizce konuşmacıyı dinliyorlardı. Onları rahatsız etmekten korkarcasına çıktık.

   Arkadan alkış sesleri geliyordu.

    +    +   +

MUNZUR DOĞA FESTİVALİNİN YAPILMASINA İZİN VERİLMEDİ.

  Tunceli’nin, güzelliklerini görmek isteyenleri, sevenlerini buluşturan, kültürünü, doğa güzelliklerini tanıtan, Tunceli Halkının çok, çok önemli bir etkinliği, toplumsal bayramı olan MUNZUR’UN DOĞA BAYRAMI, güvenlik gerekçe gösterilerek engellendi.

   Bir aylık seçim sürecinde ülke çapında çok büyük toplantılar, gösteriler düzenlendi. Emniyet güçlerinin aldığı güvenlik tedbirleriyle herhangi bir güvenlik sorunu yaşanmadı. Emniyet güçlerinin alacakları tedbirlerle de MUNZUR DOĞA FESTİVALİNDE DE herhangi bir güvenlik sorunu yaşanmayacaktı.

   Valilik, Belediye Başkanlığı, tarafından güzel projelerle kısa bir zamanda güzel işler yapıldı. Şehrin, yüzü çehresi değişti. Yasaklamayla bu güzelliklerin görülmesi engellendi. Tunceli’nin ilgi odağı olması engellendi.

   Tunceli, hafta sonları, çevre illerin, ilgi odağı, dinlenme stres atma, piknik alanları oldu. Yurt içinden yurt dışından insanların tercih ettikleri tatil şehri turizm kenti oldu. Munzur’un, Pülümür Suyunun kıyıları, şehrin kafeteryaları, restoranları, piknik alanları, sokakları, ziyaretçilerle doldu. Festivalle, bu ilgi,ziyaret, doruğa çıkacaktı.

     ENGELLENDİ.