CUMHURİYET

CUMHURİYET

Bir hayalim var!

Gün gelecek dört küçük çocuğum, derilerinin rengine göre değil,

karakterlerine göre değerlendirildikleri bir ülkede yaşayacaklar.

Martin Luther King böyle söylemişti konuşmasında. Rüyalarında gördüğü ve gerçekte olmasını istediği dünyayı anlattı yüzlerce kişiye. 1963 yılıydı.

Martin Luther King gibi bir çok lider özgürlük hayallerini anlatmış ve toplumlara önder olmuşlardır. Bu liderlerin arasında aslında bu hayallerin kurulmasına sebebiyet veren  ve bir çoğunun da kendisine örnek almış olduğu bir büyük lider bulunmaktadır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk.

Yurttaşlarım,

Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk Kültürü olan, Türkiye Cumhuriyetidir.

Hepinizin bildiği bu sözlerin sahibi Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 10. Yıl nutkunda söylediği bu sözler için tam 15 yıl beklemişti. 19 mayıs 1919’ da Samsun’ da yaktığı ateş tüm yurdu dolaşmış, mücadele son düşman denize dökülünceye kadar sürmüştü.

Ancak bu fikirlerin, bu düşüncelerin yıllar içinde kendiliğinden oluştuğunu Cumhuriyete giden adımların gelişi güzel atıldığını, bunun bir hayalin gerçeğe dönüştürülmesi olduğunu  zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Atamız Cumhuriyetin gerekliliğini 1906 ekiminde Şam da topçu stajında ve Kolağası rütbesinde iken yakın arkadaşı Halil Beye şu sözler ile açıklamıştı;

cülusu hümayun veya veladeti hümayun şenliklerinde Mustafa Kemal ile birlikte donanmayı seyretmeye çıkmışlardı. Mustafa Kemal aniden Halil beyin kolunu tutarak: “Halil dedi… Bu millet kendi kurtuluşu için şenlik yapabilir. Nihayet, büyük hizmetler etmiş olan bir adam için şenlik yapabilir, diyelim. Fakat Hanedan için neden donanma yapılsın?… Padişah da kim oluyormuş? Padişahlık da ne demekmiş? Halil bu soruya şu cevabı verir: “Peki, memleketi nasıl idare edeceğiz? Sultan fenadır... Seninle beraberim. Ama o giderse gene bir padişah lazım.” der. Buna fena hâlde kızan Mustafa Kemal. “Neden mutlaka padişah fikrine saplanıyorsun Halil?” diye bağırdı. “Cumhuriyet yaparız.”

Kafasında yeni yönetim şeklini düşünüp duran Mustafa Kemal Atatürk 4 Ekim 1925 İzmir Kız Öğretmen Okulundaki söylevinde cumhuriyetin gerekliliği konusunda şunları söylemiştir.

Cumhuriyet ahlâk erdemine dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Sultanlık korku ve tehdide dayanan bir idaredir. Cumhuriyet idaresi erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir. Sultanlık korkuya, tehdide dayandığı için korkak, alçak, rezil insanlar yetiştirir. Aradaki fark bunlardan ibarettir.

Biz Millî Mücadele’de başarılı olduk mu, niçin başarılı olduk?

Millî Mücadele’yi yapan doğrudan doğruya milletin kendisidir, milletin evlâtlarıdır. Millet analarıyla, babalarıyla, bacılarıyla mücadeleyi kendisine ideal kabul etti. millî mücadelede şahsi hırs değil, millî ideal, millî haysiyet gerçek yönlendirici olmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk bu millet için gerekli olan en iyi yönetim şeklini ortaya koymuştu. O hiç bir zaman tek adam olma yolunda olmadı. Kurtuluş savaşını vatan evlatlarının tümüyle beraber kazanıldığını hep söyledi ve insanlara bunu anlatmaya ve öğretmeye çalıştı. O dönemlerde istese idi kendisi için yepyeni bir sultanlık kurabilirdi. Cumhuriyetin ilanı ile yapmış olduğu tüm devrimler sadece vatan ve millet için vardı. Bu ülküden hiçbir zaman ayrılmadı.

Şimdi size zaman içinde ilerleyerek Milli Mücadele de hayatlarını yitirmiş şehitlerimiz hakkında bir şiir okuyacağım. Bu şiiri bazılarınız hatırlayacaktır.

ŞEHİTLER

   
Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,

             mezardan çıkmanın vaktidir!


Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
 

             Sakarya'da, İnönü'nde, Afyon'dakiler
             Dumlupınar'dakiler de elbet
             ve de Aydın'da, Antep'te vurulup düşenler,
siz toprak altında ulu köklerimizsiniz
             yatarsınız al kanlar içinde.


Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
 

             siz toprak altında derin uykudayken
                       düşmanı çağırdılar,
                                   satıldık, uyanın!

 
Biz toprak üstünde derin uykulardayız,
             kalkıp uyandırın bizi!
                             uyandırın bizi!
 

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,
             mezardan çıkmanın vaktidir!
   

Bu şiir günümüzde yazıldığını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz Bu şiir bir başka mavi gözlü dev tarafından 1959 tarihinde yazılmıştır. Şiirin sahibi Nazım Hikmet tir.

Atamız tarafından bugün bizlere verilen bu nimetin değerinin ne kadar büyük olduğunu anlamıyor olabiliriz. Belki de o günleri yaşayanlar aramızdan ayrıldıkça o günün ruhunu da kaybediyoruz. Tarih tekerrürden ibarettir derler. Geçmişten ders almadığımız takdirde biz olmasak bile bizden sonra gelen çocuklarımız, torunlarımız o günlerdeki sıkıntıları yaşayabilir ve yine birilerinin kölesi olabilirler. Bu yüzden elimizdekinin kıymetini bilerek sıkı sıkıya sarılmalı, gelecek nesillerimize bu kutsal emaneti çok iyi anlatarak devretmeliyiz. Onlara kötü günler yaşadıklarında kurtulabilmeleri için gerekli şeyin Atamızın çizdiği yoldan ayrılmamak olduğunu öğretmeliyiz.

VE ATAMIZIN YOLUNDA İLERLERKEN GÖNÜLDEN BİR DEFA DAHA TEKRAR EDİYORUZ.

Ne Mutlu Türküm diyene

Yaşasın Türkiye

Yaşasın Cumhuriyet  

Yüksel Güleç