Öyle bir ağlasam
Öyle bir ağlasam çocuklar
Size hiç ölüm kalmasa.
Öyle bir aç kalsam
Öyle bir aç kalsam çocuklar
Size hiç açlık kalmasa.
Öyle bir ölsem
Öyle bir ölsem çocuklar
Size hiç ölüm kalmasa .
Aziz NESİN.
Suruç’ta otuz iki solcu genç katledildi. Bu eğitimli, aydınlığı içinde taşıyan, pırlanta gibi çocuklar bombaların hedefi oldu. Basın açıklaması yapıp Kobani’ye geçecekler; orada tiyatro, konser… gibi kültürel etkinliklerde bulunacaklar, çocuklara oyuncaklar dağıtacaklar, Kobani’nin yeniden kuruluş mücadelesini selamlayıp, omuz vereceklerdi. Hiç kimsenin karşı çıkamayacağı, son derece güzel olan bu insani çabalar gençleri enternasyonal dayanışmaya yöneltiyordu. Gençlerin bu çabası alkışlanacak, saygı duyulacak türden bir insanlık yürüyüşüdür.
Otuz iki pırıl pırıl genç yalnız kendi insanlarını değil; başka insanların demokrasi, özgürlük ve eşitlik mücadelesine destek olmak, onların acılarını azaltmak, sevinçlerini çoğaltmak istiyorlardı. Bunlar herkeste bulunması gereken, yadırganmayacak, masum, barışçıl eylemlerdi. Başka insanların mutluluğu onları da mutlu edecekti. Bu yürüyüş sonuçlanamadan otuz iki eve ateş düştü; şimdi o evlerden yükselen ateş herkesi düşündürmeli, bütün insanlığı mutlu etmek isteyen bu gençler iyi anlaşılmalıdır. Onların nasıl zor koşullarda yetiştiklerini anlamalı, bir daha böyle acılar yaşanmaması için uyanık olmalı, gençleri gerici ve yobaz saldırılara karşı yalnız bırakmamalıyız. Bunu yapabilmek için o gençlerin soylu amaçlarını iyi bilmeli ve bilince çıkarmalıyız. Bu türden bombalı saldırılar insanları iyilik, güzellik, doğruluk, haklı olma gibi erdemlerden uzaklaştıramayacaktır. Zaten bu değerleri taşıyarak insan olduğumuzun farkına varırız. Bu saldırılardan dersler çıkarıp, onları koruyamadığımız, anlayamadığımız için üzülmeliyiz.
Bu katliamı duyduklarında insanım diyen herkesin yüreği sızlamıştır. Bir daha böyle acılar yaşanmaması yine bizim elimizde. Gençler yalnız bırakılmamalı, onlar dinlenmeli, iletişim kopukluğu giderilmelidir. Gençlerin iyi niyetli çabaları, gülen düşünceleri yaşamımıza ışık tutmalı, aydınlatmalıdır. Hepimiz şunu iyi biliyoruz ki; en güzel düşünceler gençlerin kafasından çıkar. Onlar cesaretle o aydınlık ve güzel düşüncelerini yanlarında taşırlar. Gençler kinden, nefretten uzak, barış ve özgürlük içinde, sömürüsüz, güvenceli bir yaşam düşlüyorlardı. Tüm olumsuzluklara rağmen bu güzel düşüncelerin yaşam bulması engellenemeyecektir. Gençler canları pahasına o aydınlanma ateşini yaktılar, ülkemizin aydınlık insanları besleyip büyütecektir. Aydınlık bir hayata kolay ulaşılmıyor, nice engeller çıkartılıyor; karanlığı yara yara aydınlığa ulaşılacaktır.
Daha güzel bir yaşam mücadelesi veren insanlardan biri de işçi sınıfının önderi, DİSK’in kurucusu Kemal Türkler’di. Kemal Türkler bir sabah evinden çıkarken karanlık eller tarafından 22 Temmuz 1980’de katledildi. Nice aydın bu karanlık ellerin kurbanı oldu. O’nun önderliğinde yürüyen, haklarını arayan, örgütlenen bir işçi sınıfı vardı. İşçi sınıfının verdiği zorlu mücadeleler sonunda bir takım haklar elde edilebilmiştir. Emekçiler arasında dünyaya sınıf gözlüğüyle bakma, mücadele etmeden hiçbir şeyin elde edilemeyeceği anlayışı yaygınlaşmıştır. Bu nedenle işçi sınıfı aydınları 1980’lere doğru birer birer ortadan kaldırıldı. Arkasından baskıcı, otoriter, zorba bir yönetim emeği ve alınteriyle yaşayanlara dayatıldı.
20 Temmuz’da aramızdan ayrılan bu genç insanlar hepimizi büyük bir yasa boğdu. İlerici insanlığın başı sağ olsun. Gençlerin aydınlık düşüncelerine ve soylu girişimlerine değer veriyor, güzel anıları önünde saygı ile eğiliyoruz.