BEN KERBELAYIM

Zamana bir ad koymak istiyorsan, acının ve ihanetin karşısında onurlu bir direnişin, ilahi gerçeklerin, dünyalara sığmayan mazlumların, derinlerden gelen sesidir İmam Hüseyin. Zalimin ateşinden binlerce yanıp çoğalmış, zalimin karşısında mazlumların yolunu aydınlatmış olan Hüseyin, bütün zamanların efendisidir.

 

Hiç bir sözün anlatamadığı ve tarihe aydınlığın tohumu olarak  “bela ve hüzün” çölünün sıcaklığına düşen İmam insanlığa emanet edilen bir kitaptır. Bir uyanışın, haklılığın susuzluğunda yüreğimizde kan renginde açan bir karanfildir. Sabrın ve inançlılığın sadakatinde Kerbela; Zalimliği ve kalleşliği yurt edinen yüreksizlerin, çölün sıcak kumlarına gömüldüğü, korkuya ve karanlığa korku salmanın şiarlaştığı yerdir.

 

Peygamberin can ciğeri, İmam Ali’nin geleceği ve Fatıma anamızın nuru olan Hüseyin mertliğin manasını Kerbelada canı ile kanıtlamış, zalimleri Kerbelada akıttıkları kanlarda adeta boğmuştur. Çölün sıcak kumlarında yeni bir çağın atılan tohumudur. Bu anlamda zillete boyun eğmeyen öğretmendir Hüseyin.

 

Yezit uşaklarının kılıçlarla kesik kesik ettikleri o gövdeden doğan güneşin, kendilerini eriteceğini nereden bileceklerdi o katil sürüleri. Kerbela kıyamı bütün zamanlara yapılmış çağrıdır. Hakka aşıkların destanı, hak ve hakikatlerin rengidir. Yere düşen erdemlerin, Hüseyinle tekrar ayağa kalkışıdır. Bütün zalimlere Kerbeladan yayılan hakkın sesidir Hüseyin.

 

Zulmün ve kalleşliğin, belaların en karası, acının ve hüznün çölü Kerbela. Sahte inanca sığınan zalimlerin, saltanat sevdalısı Yez-itlerin tarihe kara leke olarak düştükleri ve canavarlaştığı çölün adıdır Kerbela. Bu anlamda haktan gelip hakka giden bir iz, bir aydınlıktır Hüseyin.

 

Yezit’ten daha yezit olan Şimirlerin insanlığın yüreğini kanattıkları, ateşten bir günün adıdır. Bedenden ayrılan başın ve yetmiş iki yareninin çöldeki kumlar kadar susamasıdır. Bu sebeple zebanilerin geçmişsizliğini, ihanetini, anlatan bir okuldur Hüseyin.

 

Peygamber soyunun karalanması için uydurulan yalanların, sahte biatların, ihanetçi davetlerin toplamı, susuzluğun çölü, sabrın ve sadakatin bayraklaştığı, Fıratın utancında ağladığı çöl. Kerbeladan yüreğimize akan yaş, öğrenilmesi gereken bir derstir Hüseyin.

 

Evet, ben Kerbelayım. Susuzluktan çatlayan dudakların, şehitlerin kanıyla sulanan çölüm. Kerbu Belayım. Hüzünlerin ve acıların otağıyım. Göklerin kara giyindiği, yerlerin sarsıldığının tanığıyım. Zalimlerin en zalimini, yezitlerin en yezidini, oklanan bebeler, ağlayan gözler, esir edilen canlar gördüm...

 

Ben Kerbelayım; Bu gün muharemin onuncu günü. Muhammedin torunu, İmam Ali’nin ve Fatıma’nın yiğit evladı Hüseyin’in kanlar içinde, bütün uzuvlarının kesilmiş halde yerde yattığını gördüm. Zeyneb’in haykırışlarını, gözyaşlarını gördüm.

 

Evet Kerbela haksızlık ve zalimliklerin önünde diz çökmeyen, hakkını ve şerefini çağları aşarak bu günlere taşıran Hüseyni duruşun merkezi ve okuludur.

 

                                              Hüseyin KAYA