BARIŞ ÇAĞRILARI

Ülkemiz tarihinde, hiçbir zaman barış bu kadar öne çıkmamıştı. Ülkenin gündeminde bu kadar öncelikli olmamıştı. Bu kadar istenmemişti. Bu kadar çok sevilmemişti.
  Çünkü bu ülke, geçmişte çok acılar çekmişti. Sonrasında barış olmuştu. Barışla o zaman yakından tanışılmıştı. Barışın güzelliği, sıcaklığı, yaraları, büyük ölçüde sarmıştı. Acılar unutulmaya yüz tutmuş,en acısı en kötüsü olan kardeş kavgası son bulmuştu..
  Boşaltılan yakılan, yıkılan, köylerde insan sesleri onlarla birlikte köyü terk eden serçelerin sesleri, yeniden duyulmaya başlanmıştı. İnsanlarla birlikte köyleri terk eden leylekler yeniden gelmişlerdi.
  Barışla, birlikte bütün bu güzellikler, bütün ülkeye yayılmıştı. Kalıcı olması için ziyaretlerde, mumlar yakılmış. “Allah o günleri bir daha geri getirmesin” diye, dualar edilmişti.
  Birileri bu sesleri duymadı. Barışın getirdiği güzellikleri göremedi. Tekrar ülkeyi yangın yerine çevirdi. Ocaklara düşen ateş bütün ülkeyi yaktı. Barış çağrıları, çığ gibi büyüdü. her yerde her sokakta, her köşede duyulmaya başlandı.
  Savaşı başlatanlar, hala duymadılar. Duymak istemediler.
  Ülkeyi saran yangın onların evini hala sarmamıştı. “Onların da evine düşsün” diye beddua edenler çoktu.
  İşimin gereği her gün uğradığım, Otobüs terminalinde, gördüğüm manzaralar, 90’lı yıllarda gördüğüm manzaraların benzeriydi. Göç vardı. İnsanlar kaçıyordu. Geldikleri yerlere dönüyorlardı. Hâlbuki onlar barışla birlikte sürekli kalmak için gelmişlerdi.
  Valizleriyle birlikte otobüs hareket saatini bekleyen tanıdık bir yüzdü. Emekli olmuş. Gelmiş. Köyüne yerleşmişti. Her hafta gelir biriktirdiğimiz gazetelerini alır giderdi. Sürekli kalacak diye güzel bir ev yapmıştı. “Nereye” diye sordum, acı bir gülümsemeyle, “geldiğimiz yere” dedi. “Ne yani temelli mi gidiyorsun? Evet” dedi.
  Kızmak istedim, kızamadım. Barışla birlikte gelmişti. Barış gitmişti.
  O da gidiyordu.
  +  +  +
  ÖZEL KALAN TEMEL LİSESİ AÇILDI
  DERSANELERE SON
   Bu gün PARELEL YAPI dedikleri, bir zamanların iktidar ortağı, devletin bütün olanaklarını imtiyazlı bir şekilde kullanan, ülke çapında ülke dışında palazlanan, o günün CEMAATİNİN dershanelerine kilit vuruldu.
  Anayasa Mahkemesi kapatamazsınız dedi. Önleyemedi. Devlet, Milli Eğitim Bakanlığı, özel okullara dönüşmeyen dershanelerin ısrarla kapattırdı.  Özel liselere dönüşmelerini istedi. Teşvik içinde kesenin ağzını açtı. Özel liselere kaydolanların ÖDEYECEKLERİ ücretlerinin yarısını karşıladı.
  Bizim DERSİMDE DE, dershaneler kapanarak özel liselere, dönüştürüldü. ÖZEL KALAN TEMEL LİSESİ adını alan özel lisede 9.10.11.12 sınıflara yönelik eğitim verilmektedir.
 Sınıflar 16 kişilik özel sınıflarmış.
 Müfredatlar, dershane programı ile zenginleştirilmiş.
 Uzman, deneyimli, öğretmen ve yönetim kadrosu oluşturulmuş.
 Akademik ve sosyal izleme sistemi(ASİS)
 Öğrenciye özgü özel programlar,
 Öğretim için gerekli kitaplar, testler, denemeler.
 Yaşayarak öğrenmek için zengin laboratuarlar.
 Tüm sınıflarda akıllı projeksiyonlar, teknolojik donanımlar.
 Haftalık 40 saatlik ders programı.
 Bu özel okulda okumak isteyenler,7 bin lirayı aşkın ücret ödeyecekler. Bunun yarısını başvuru üzerine devlet karşılayacakmış.
  Parası olan aileler, çocuklarını bu özel okullarda okutabilecekler.
  Parası olmayan yoksul aile çocukları yine devlet okullarının kapısını çalacaklardır.
  Devlet, özel okullar harcadığı özendirici parayla kendi okullarını ikinci sınıf okullar konumuna sokmuştur.
  Parası olan özel okullarda okuyup, özel üniversitelerden, özel makamlara, gelirken, parası olmayanlar, ikinci sınıf vatandaş olarak bulundukları yerlerde kalacaklardır.
 Parası olanlar askerlik yapmayacak. Ülkesi için şehit olmayacak. Vatan Sakarya nutukları atarak halkı uyutacak.
 Parası olmayanlar askerlik yapacak. Şehit olacak. Acısına dayanamayıp isyan eden yakınları, hakkında, askerlik yapmayanlar, suç duyurusunda bulunup soruşturma açtıracaklar.
  Burası, hukuk devleti diye övündüğümüz TÜRKİYEMİZ.
   Daha neler, Neler.
+  +  +
  ÜNİVERSİTE REKTÖRÜMÜZÜN, BASINLA SABAH KAHVALTISINDA BULUŞMASI
  Üniversitemizin Rektörü, basın mensuplarını sabah kahvaltısında ağırladı. Mazeretimden dolayı katılamadım.
  Kahvaltıya katılan arkadaşlar anlattı. Sayın Rektör, her zaman olduğu gibi arkadaşları sıcak karşılamış.
  Üniversitede kurulu olan ALEVİLİK ARAŞTIRMA MERKEZİ, Eylül 7.8.9. tarihlerinde, ALEVİLİK MUHABBETİ başlıklı bir seminer düzenleyecekmiş. Bu seminere tanınmış ileri gelen Alevi dedeleri, çağrılmış.
  Yapılacak seminer hakkında, ALEVİLİK ARAŞTIRMA VE UYGULAMA MERKEZİ Müdürü, Kadir BULUT, bilgi vermiş.
  Sayın Rektör, her zaman dile getirdiği gibi Alevilik hakkında güzel ifadelerde bulunmuş. Aleviliği övmüş. Aleviliğin merkezi DERSİMİN dışarıdan ön yargılı olarak tanınmasına üzüldüğünü ifade etmiş. Gittiği her yerde, her makamda, bu ön yargıyı gidermek için DERSİM Hakkında, güzel tanıtımlarda bulunduğunu, DERSİMİ, DERSİMLİ insanları güzellikleriyle tanıtmaya çalıştığını ifade etmiş.
  Bu güzel örneği, devletin kurumlarının başında bulunan görevlilerinde aynı samimi duygularla paylaşması, ön yargıların büyük ölçüde giderilmesini sağlayacaktır.
  Sayın Rektör, kendinden beklenen, kendine yakışanı, samimi olarak yapmakta diler getirmektedir.
  Seçimi, Üniversitemiz için, DERSİM için hayırlı olmuştur.
  +  +
 İNSANLIK KARAYA VURDU.
  Bu günkü gazetelerde başlık, küçük bir çocuk, bir iki yaşında, ailesi ile birlikte yangına dönen ülkesinden başka bir ülkeye kaçarken bindikleri deniz aracı batmış. Kardeşleri ile birlikte boğulmuş. Cesedi kıyıya vurmuş.
 Bu vahşeti, manzarayı gören sözde bütün insanlığın, yüzü kızarmış. İnsanlık utanmış.
  O ülkeye o yangını tutuşturanların yüzü kızarır mı? Hayır. Kızaracağını sanmıyorum.
  Çünkü onlar,…..