ARABACININ AŞKI

        Arabacının Aşkı, Yusuf Atılgan’ın 1941’de Yedigün Dergisi’nde yayınlanan bir aşk öyküsüdür. Vaktiyle bir Anadolu şehrinde kaymakamlık yapan bir adamın kızıdır öyküde anlatılan. Çalıştıkları yerde bir eşrafın oğluna aşık olur; eşraf kaymakamın kızını oğluna ister. Baba kızını yeterli eğitim almayan eşrafın oğluna vermez. Bir süre sonra kaymakamın ataması başka bir yere çıkar. Gittikleri yerde eğitimli, yüksek bir memuriyette çalışan birisiyle kızını evlendirir. Baba kızını istediği nitelikte biriyle evlendirmiştir ama kızın neler düşündüğünü bilen yoktur. Kızın bu evlilikten bir kızı olmuş, kız büyümüş bir mühendisle evlenmiştir.

        Mühendisle kızı bir zaman babasının çalıştığı Anadolu şehrindedir. Kızı İstanbul’da oturan annesini yanına çağırır. Annenin birkaç yıl önce kocası ölmüştür, yalnızdır. Kızın çağrısı üzerine trenle yollara düşer. Trenden iner inmez bir arabacı çağırır, kızının bulunduğu yere gitmek için. İstasyondan ne kadar liraya götüreceği konusunda anlaşırlar. Arabacı ile aşağı yukarı aynı yaştadır kadın. Rüzgarlı, fırtınalı, soğuk bir gündür. Arabacı arabayı idare ederken, bir yandan da konuşurlar. Anlatılanlar içinde gençlikte yaşananlara benzer durumlar da vardır. Arabacıya kadın adının ne olduğunu sorar da Deli der: Arabacı Deli’nin öyküsünü anlatır. Kadın bu anlatılanlarda gençliğinde sevdiği adam gözlerinin önüne gelir. Birden Nazım diye bağırır; o da Şahinde diye seslenir. Şahinde Hanım kendisini hiç unutmadığını, aşkının içinde saklı olduğunu belirtir. Arabacı hiç evlenmemiştir, Anadolu’da diyar diyar dolaşmış korkunç sefaletler de yaşamıştır. Eskiden var olan bütün arazileri elden çıkmıştır. Heyecan ve büyük bir sevgiyle birbirlerine bakarlarken karşıdan gelen bir kamyonun sürtünmesi sonucu atlar ürker ve uçurumdan yuvarlanarak ikisi de ölür. Yaşlılık dönemlerinde, kavuştuklarını düşündüğümüz bir zamanda, aşkları acıyla son bulur.

        Kendi isteklerinin dışında, aile büyüklerinin kararlarıyla evlendirilen, sevgisizliğe boğulan insanların dramı anlatılmaktadır. Bu tür örnekleri çok görüyoruz,  hala evliliklerin birçoğunda yaşanmaktadır. İnsanlar asıl duygularını dışa vurmayarak içlerine gömmektedirler. Gençlerin kararlarını hiçe sayıp, sadece büyüklerin uygun görmesiyle bir araya gelen insanlar ömür boyu mutsuzluğa mahkum olmaktadırlar. Aradan yıllar da geçse, çocukları da büyüse, içlerindeki sevgi kolay kolay sökülüp atılamamaktadır. Burada büyüklerin kabahati büyüktür ama gençler de kendilerini ilgilendirecek konularda boyun eğmemelidirler. Dayatmalara boyun eğdiğiniz zaman, ömrünüzün sonuna kadar sevgisiz ve gerilimli bir hayata mahkum olursunuz. Gençler biraz da kendi yüreğinin sesine kulak verecek. Yürek atışları birse, duyguları coşkun sular gibi akıp gidiyorsa, bu işe aklınız da yatıyorsa kaçmayıp, sevginizi besleyip büyüteceksiniz.

        Yusuf Atılgan öykülerinin dışında çok değerli üç romanda bırakmıştır. Aylak Adam, Canistan, Anayurt Oteli. Yusuf Atılgan’ın romanlarındaki en önemli özellik büyük bir gözlemin sonucu yazılmış olmasıdır. Romanlarında psikolojik derinliği de görüyoruz. Romancı sevgisizliğe isyan eder; bunun sonucu ortaya çıkan cinsel sapkınlıkları da gözümüzün önüne getirir. Çocukların, gençlerin büyük bir sevgiyle yetiştirilmesini, sorumluluk bilinci verilmesini ister. Sevgisiz insanlar suç işlemeye, yanlışlık yapmaya, sapkın davranışlar içine girmeye eğilim gösterirler. Bu durum genelleştirilmese de sıkıntılı bir durum ortaya çıkar. Büyük bir gözlem gücüyle yazılan eserlerini okuduğumuzda; içimizdeki parçalanmışlık, bölünmüşlük, uyumsuzluk apaçık ortaya çıkacaktır. Bireyin toplumsal yaşamındaki çarpıklıkları, yanlış yönelimlerini gösterip ayna tutmaktadır. Romanlarında ve öykülerinde anlatılanlar bizi insanların bilinçaltına doğru götürmektedir. Sadece görünenlere bakarak karar vermek, bizi yanıltır. Gerçek, asıl ifade edilmeyende, görünmeyende saklıdır.

         Manisa doğumlu bu değerli yazarımız, önemli edebiyat ödüllerinin de sahibidir. Edebiyatımızın en önemli romanları arasında sayılan" Aylak Adam" , Yunus Nadi Roman Ödülü yarışmasında ikincilik alır. Yarışmanın birinciliğini usta bir sanatçı olan Fakir Baykurt “Yılanların Öcü” adlı romanıyla alır. Aynı zamanda yarışmanın seçici kurulu çok değerli insanlardan oluşmaktadır: Behçet Necatigil, Yakup Kadri, Orhan Kemal, Halide Edip, Sabahattin Eyüpoğlu’dur.

        Yusuf Atılgan edebiyat dünyasının en önemli adlarındandır. “Anayurt Oteli" adlı romanı Ömer Kavur tarafından 1987 ‘de sinemaya uyarlanmıştır. Yusuf Atılgan’ı ve eserlerini tanıdığımızda, ondan çok şeyler öğreneceğiz.