ALİ'SİZLEŞEN DERSİM ' PAN ERMENİZM' İÇİN BİR HEDEFTİR

Bir Sol Vahabi/ Pan Ermeni İşbirliği Üzerine

Tarih 16 Şubat 2016… Yer Akdeniz Üniversitesi… Konu “ Türk Ceza Kanunu 301. Madde” Konuşmacı Hrant Dink…

O gün gözümün önünden hiç gitmez. Üniversitenin Atatürk Araştırmaları Merkezi bir panel tertip etmiş ve Hrant Dink’e yönelik ilk linçin başlayacağı o gün,  biz Dersimli öğrencilerde panele katılmıştık. Panelin gerçekleşeceği salona girdiğimizde, Hrant Dink’in konuşmasından önce “ Ermeni Çetelerinin Yaptığı Katliamların “  gösterimini içeren bir video sunumunun bitmekte olduğunu ve salonda çok önceden yerini almış bir topluluğa  “Türk Bayraklarının” dağıtılmış olduğunu fark ettik. Bir Provokasyon ortamının olduğunu hissetmiş ve bunda da yanılmamıştık.

Hrant Dink’in konuşması üzerinden çok geçmemişti ki, sonradan Ergenekon Davasında tutuklandığında ismini tüm Türkiye’nin öğrendiği Kemal Kerinçsiz’in nasıl aniden yerinden kalktığını, Hrant Dink’in üzerine yürüdüğünü ve salonda ki bir kısım güruhu galeyena getirdiğine şahit olduk.

Bu ortama karşı , biz bir grup öğrenci Hrant Dink’e destek vermiş , Hrant Dink’e yönelik provokasyona karşı Hrant Dink’e sahip çıkma noktasında doğal bir savunmanın içine girmiştik. Ve Kerinçsiz’in ve taraftarlarının muratları hasıl olmamış ve salonun havasını tarafımıza çekerek Hrant Dink’in konuşmasını sağlamış ve Hrant Dink  “ Türk ve Ermeni Milliyetçilerini eleştirdiği , Her ikisinin kanlarında birbirlerine karşı uluslaşma sürecinde  zehirlenmiş olan kanlarının akması gerektiğini, bu boşalan zehirli kanın yerini  Türk ve Ermeni Halklarının kardeşliğine dayalı bir kanın alması gerektiğini ifade etmiş , hem Osmanlı’yı hem Türk Milliyetçilerini hem de Ermeni Milliyetçilerini/Diasporasını “ eleştirmişti.

Çok değil bu konuşmasının üzerinden 1 sene geçmeden Hrant Dink katledilmiş ve ruhumu bir keder kaplamıştı.

Sene 24 Nisan 2013… “ Büyük Felaketin” yıl dönümünde Ermeni halkının acısını paylaşmak için Avukatlık Büromuzun pencerelerine yas işareti “ siyah bayrak “ asmıştım. Doğrusu,  bu siyah bayrakları ilk olarak 2012 yılında 4 Mayıs Dersim Tertelesini Anmak için hazırlatmış ve büroma astırmıştım. Ve 2013 yılında da masumene duygularla , bir Dersimli bir Alevi , Bir Kırmanc/Zaza olarak “Ermeni Yasını”  paylaşmak istemiştim.

Bu masumene duygularıma karşılık, çok geçmeden elime bir dergi geçmişti. Bu dergi  Ermeniler tarafından çıkarılmıştı, kendilerine Dersimli Ermeniler diyorlardı, derginin içeriğine baktığımda “ Pan-Ermenizm” kokuyordu.

Bu dergi,  Dersim’in “bir Ermeni yurdu” olduğunu, Alevi Ocaklarının Ermeni kökenliği olduğunu , “Der Simon adlı ustaca uydurulmuş sahte bir keşiş masalını” ihtiva ediyor ve Aleviliğin Serçeşmelerinden biri olan Dersim’i tarihsel olarak “ Ermeni Mağduriyetinin yarattığı Sempatizm üzerinden Hristiyanlaştırmaya” çalışıyordu.

Başlangıçta bu “ Pan-Ermenist” çevre, Dersim’i yere göğe sığdırmaz iken daha sonra ;

Dersimli aşiretlerin Ermeniler’i katlettiğini

Zazaca’nın Kürtçe’den ziyade Ermenice ile ilintili olduğunu dillendirmeye çalıştı.

Daha sonra demokratik haklarını kullanıp örgütlendiler. Bu örgütlenme vasıtasıyla Dersim konusunda “ artık bizde varız” demeye başladılar. Bu başlangıç ise çok sıkıntılı başladı çünkü “Pan-Ermenist”  bir politika izleyen çevrelerin ilk hedefleri Dersimlilerin inancı olan Alevilik’ti

Çünkü Alevi İnancının tahrip olduğu noktada, cem-cemaat görmemiş, pir-mürşid görmemiş genç nesilde Pan-Ermenist iddiaların güçlendiğini fark ettiler. Bu bakımdan bu kesimin yazar-çizerleri öncelikle;

1 ) Alevi Ocaklarının her birinin kökenini,  Ermeni gösteren yayınlar çıkarmak ve bu politikayı işlemek

2 ) Bu mümkün değilse Alevi Ocaklarının, Dersimlileri gerçek inançlarından kopardığı ve Ermenileri asimile ettiği gibi bir tarihi savunuyu işlemek

3 ) Alevi Ocaklarına ilişkin bu tarih yazılımlı saldırıyı işlerken de, Zazaların “ Kürt” olduğu tezine tepkili kesimi yanlarına çekmek için “ Zaza-Ermeni bağlantısını kurmaya yönelik “ bir politika geliştirdiler. Ermenistan’da “ Zazaca” üzerine konferanslar yapılıp, Zazaca yazıp-çizen ve müzikle uğraşan çevre ile bir bağlantı gerçekleştirdiler. Ve “bir kısım”  yerine göre bazen Zazacı bazen de Kürtçü olan çevre ile gönül bağını kurmuş oldular.  

4 ) Ne ilginçtir ki bu bir kısım Zazacı ve Kürtçü çevre de, Alevi Ocaklarına yönelik tarihsel ve dilsel sistematik saldırıyı Sol Vahabizm tanımına uygun şekilde gerçekleştirmekte ve Dersim üzerinde ki “ Pan-Ermenist” politikaya dolaylı yada dolaysız yollardan destek vermektedir.

5 ) Bunun içinde bu “ Pan-Ermenist” ve destekçisi Sol Vahabi çevre “ Ali’siz Alevilik “ modelinin, Aleviliğin Serçeşmelerinden biri olan Dersim’de yaygınlaşmasını istemekte ve göze suyunu başından bulandırmak konusunda gayret göstermektedir.

6 )  Bu “ Pan-Ermenist” ve Ali’siz Alevilik savunucusu çevre kendi  “misyonerlik” faaliyetlerini unutmakta ama Dersim Alevi Ocaklarının tamamını yayın ve düşün dünyalarında “ Misyonerler “ olarak görmekte ve Aleviliğe her defasında bir kıyafet biçmeye çalışmaktadırlar.

7 ) Dersim’de Aleviliğe “ kefen” biçmeye çalışan bu çevreler her ne hikmetse  “ Rae Haq” terimine sığınmakta, Alevilik ile ilgisi olmayan düşüncelerini bu terimin içine katmaya çalışarak Ali’siz, 12 İmam’sız (oruç-matem) bir yol’suzluğu Rae Haq’e adapte etmeye çalışmaktadırlar. Ve öyle ki “ Hızır Orucu “ , “ Gağan Bayramı”  dahi,  Ermenilikle hiç ilgisi olmadığı halde uydurma senaryolarla bu “ Pan-Ermenist”  hayaller için kullanılmaya çalışılmakta ve Aleviliğin İtikadi ritüelleri ve terimleri , “ Pan-Ermenist” “ Ali’siz Alevilik” savunucusu yazar-çizer-müzisyen gruplar tarafından desteklenmektedir.

8 ) “ Rae Haq “ teriminin bu Ali’siz Sol Vahabi Çevre ile “ Pan-Ermenist” çevre tarafından sömürüsüne hiç kuşku yok ki “Zazaca/Kırmancki cem ibadetini yürüten Bava’lar, Seyyitler,Pirler” en açık şekilde cevabını verecektir. Ki Almanya’da Kureyşan Ocağının,  19 Mart 2016 tarihinde Bielefeld Kentinde yapmış olduğu toplantı ve toplantı sonucu açıklanan deklarasyon bunun en somut delili ve cevabıdır, diye düşünüyorum.

Netice mi? Bu “ Pan-Ermenist” ve Sol Vahabici Zazacı/Kürtçü/Türkçü çevrelere tavsiyem Hrant Dink’e kulak versinler ve “damarlarında ki zehirli kanı”  boşaltsınlar, Dersim’e Ermeni Kilisesi işbirliği ile  “ Pan-Ermenist” kıyafet,  Aleviliğe “ kefen” biçmeye çalışmasınlar. “Hrant Dink’in sözlerine kulak versinler, milliyetçi hezeyanlara” değil, diyor ve Hrant Dink’in anlamlı sözleri önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum.04.04.2016