Gündem

1700 rakımlı ilçede asırlardır geleneksel yöntemlerle doğal tuz üretiliyor

1700 rakımlı Pülümür ilçesindeki madenlerde asırlardır doğal yöntemlerle kaya tuzu üretiliyor. Türkiye’nin en iyi kaynak tuzu olarak bilinen, içinde hiçbir katkı maddesi bulunmayan ve insan sağlığına yararlı 84 minarelin bulunduğu tuzlar, yurt dışına da ihraç ediliyor. Tuz işletmecisi Mehmet Zeki Tosun, “Bin yıldır katkı maddesi koymaksızın burada tuz üretiliyor. Ürettiğimiz tuzlara ülke genelinin dışında yurt dışından da talep var” dedi.


1700 rakımlı Pülümür ilçesine 3 kilometre uzaklıktaki Hıver tuz madeninde, yüz yıllardır geleneksel yöntemlerle kaya tuzu üretiliyor. İlçenin çiçek balının yanı sıra geçim kaynakları arasında da yer alan kaya tuzu, yer altında su ile birlikte bulunuyor. İşletmeciler, açtıkları yaklaşık 10 metre derinliğindeki kuyulardan sondaj yöntemiyle tuzlu suyu borularla çekerek, daha önceden oluşturdukları havuzlara aktarıyor. Bu sayede suyun hem dinlendirilmesini hem de ağır maddelerin zemine çökerek temizlenmesini sağlıyor. Havuzlarda güneşin altında yaklaşık 1 hafta boyunca buharlaşan sudan geriye kalan tuz, hiçbir işlemden geçmeden ve katkı maddesi kullanılmadan, değişik ebatlarda torbalara konularak satışa sunuluyor. Tuzlar, bayiler yoluyla Türkiye’nin birçok iline gönderilirken, Avrupa ülkelerine de ihraç ediliyor. Bu yıl sıcaklıktan dolayı üretimin iyi olduğu tuzlalarda, eylül ayına kadar yaklaşık 100 ton tuz çıkartıldı. İlçe sakinleri, yıllardır ekmeğini yerin altından çıkan kaynak suyu ile ürettikleri tuzdan kazanıyor. Kentteki Munzur Üniversitesi’nin numuneler üzerine yaptığı analiz çalışmasında ‘Türkiye’nin en iyi kaynak tuzu’ olarak bilinen Pülümür tuzunda, insan sağlığına yararlı 84 minarelin bulunduğu da tespit edildi.

‘TUZLALARIN BİN YILLIK TARİHİ VAR’

Hıver tuzlasının işletmecisi Mehmet Zeki Tosun, ilçede bin yıldır tuz çıkarıldığını belirterek, “Tuzlaların burada bin yıllık bir tarihi vardır, hatta Atatürk Üniversitesi'nde bir profesör, burada konferansta Pülümür’le ilgili bilgi vermişti. Otlukbeli Savaşı'nın buradaki tuz kaynaklarının gelirinin paylaşımından kaynaklı olduğunu söyledi. Yer altından kuyudan çıkan suyu itinalı bir şekilde büyük havuzlara alıyoruz. Burada dinleniyor, dereceleniyor. Derecelendikten sonra buradan kademeli bir şekilde havuzlara alıyoruz. Üç günde, dört günde bir burada çalışan arkadaşlarımız tarafından göllere gidiliyor. Güzel, temiz bir şekilde bunları yıkaya yıkaya çıkıyor ve gölün kenarına alıyoruz. Bunları gölün kenarına aldıktan sonra iki üç gün burada güneşte kuruduktan sonra paketliyoruz. Bir kiloluk, iki kiloluk, 5 kiloluk ve büyük çuvallar şeklinde. Paketleyip direkt piyasaya veriyoruz. Tuzu verdiğimiz bayilerimiz var, buradan gelip alıyorlar yurt dışına da gönderiyor bazen kendileri getiriyor. Özellikle bu bölgede yaşayan ve yurt dışında çalışan hemşehrilerimiz çok geliyor, uğruyor. Buradan alıp götürüyorlar. Ülkemizin dışında da yurt dışında da tuzlarımıza talep var. Şimdi birazdan diyorlar ki azı karar, çoğu zarar ama insan yaşamı için olmazsa olmaz tuzdur. İnsanın yaşaması için mutlaka günde beş gram tuzu alması lazım. Şu anda Munzur Üniversitesi bununla ilgili çalışmalar yaptı. Yapılan çalışmada tuzda insan sağlığına faydalı 84 mineral var. İnsan sağlığı açısından en doğal olan şey. Ağustos ve bu aylarda şu anda hava sıcaklığı iyi, olumlu bir üretim yapıyoruz. Şu anda elli ton elli tonun üzerinde yüz tona yakın bir üretimimiz var. İnşallah hava şartları iyi girerse dokuzuncu ve onuncu ayda da çok iyi bir üretim sağlayacağız” diye konuştu.